22 Aralık 2024 Paz

ZEMHERİ

zemheri hiç bir mevsime yenik düşmeyecek

ZEMHERİ
 
Sample ImageYolumuz zemheriye düştü, zemheri yolumuzda düş… Her düşümüzü hayra yorduk, her şerden hayır umduk… Güneş çavmayan gölgelerde kayalar gibi sert  buzlar toprağı kucaklar; gökteki gümüş rengi Ay’a, Ağustos’taki ferehlıklara inat. Kaygısı kucaklamaktır, doymaktır bilmediği sıcak duygulara.  Adı zemheri, soy adı kış’tı bizim coğrafyamızda. Baharı kıskanır mıydı başka bir eldeki, adı zemheri olan bilinmez.
 
Zemheri gecelerine konuk oldu hüzünlerimiz. Gidenlerin ardından yakılan ağıtlar kadar soğuk ve ürkütücü çığlıklar atıyor gecenin koynunda dolanan yeller. Dondurucu rüzgar, yalnızlıkların derin karanlıklarında besteler yapıyor çıplak ağaç dallarında ritim tutarak.
 
Yalnızlığın izbe ve köhne köşelerinde mırıldandığımız hüzünlü ağıtları kattık yoldaş olarak esirgin yellerine. Derin gecelerde, ocakta yanan meşe kütüklerinin cızırtısına bakarak kurduğumuz kış düşlerinin katili olduk. Sevdalarımızın yaralarını saramadık ve kan kayıbından kaybettik, sıcak zemherilere özentilerimzle. Bir damla vefa bile düşmedi gözlerimizden serin topraklara. Bilmedik hasret meltemleri ile teselli etmeyi soğuk zemherilerimizi.
 
Bir zemheri gecesinde, kara ve isli ocakta yanan yaş gürgen odunlarının alevlerinin loş aydınlığında öreği ile yün ipliği eğeren anamın, samimi ve içten söylediği ağıtlar kim bilir hangi özlemin nağmeleriydi? Anam, sesini geceye salmış, dudaklarında hüzün perdeli bir ağıtla cevap veriyordu zemheri gecelerine.
 
Ben üşüyorum yatağımda; duvardan sızan soğuk yellerden değil, içimde çarpışan duygulardan. Düş kuruyorum ayaklarım üşürken, bir dikene dokunuyorum, bir güle; bir çöle düşüyor yolum, bir zemheriye. Zıtlıklar mevsimlerinde gergef dokuyorum. Taşladığım yıldızlar üstüme düşüyor ayaz-ayaz… Bazen gülümsüyor anam, tatlı bir anının önüne düşen gölgesine bakarak. Ufkuna kalemler ulaşamıyor duygularını yazmaya. O gülerken, bahar gibi açan gözlerine kuşların koştuğunu görüyorum. 
 
Soğuk odamızda, ocakta yanan aleverden kaçan gölgeler dolaşırdı. Sonra hıçkırıklar karışırdı gecenin karanlıklarına yoldaş olan rüzgarın ıslıklarına. Anam yalnızdı, anam ağlıyordu… Bilinmedik bir telepatik duygu gelir girerdi çocuksu saf yüreğime ve eşlik ederdim sessizce anamın göz yaşlarına. Her zemheri gecesi rüzgarların arasında ağlayışlarım bundan mıdır ana söylesene? Ondan mıdır koca-koca çocuklarımızın yanında gözümüze kaçan tozlar anam? Kelimelere her halini veren harfler sana gelince tereddüde düşüyor nedense ana. Ne kalem, ne klavye suyu çekilmiş deniz gibi kuruyu veriyor. Çünkü her gecenin zemheri olmak harcı değil be anam. Her hasretin zemheriyi özlemesi görülmedik şey…
 
Bil ki bahara yenilmedi benim zemheri’lerim ana.  Bil ki hiç bir aya, hiç bir yıla, hiç bir zemheriye vermedim hafızamdaki emanet  ninnilerini ana.
 
Sadece yüzüm değil sözler de sapsarı kesildi sana elveda derken. Şimdi öyle uzak ki geldiğim yollar. Galiba yanlış kıyıya vurdum. Ve galiba yanlış öyküdeyim anam, ben zemherileri yazıyordum. Bu öykü benim yüzümden acıdı. Bütün noktalama işaretlerini siliyorum. Dualarına virgüller sıralıyorum sadece  ki, hiç sonu gelmesin ana. Ayrılırken titreyen dudaklarından dökülen belirsiz cümleler çelme takıyor hep bana. Bu ellerde her yer ünlem dolu ana… Ve anlıyorum neden bakışların hep soru işareti nakışlı? Hala endişeler döşersin yolumuza ana. En iyisi sen üç noktamı geri ver bana. Yolumu kaybettim ben bu öyküde ana… Bil ki anam en sessiz yanımdan ağlıyorum zemheri gecelerinde, en çığlık yanımdan vurulmuş…
 
Yolumuz zemheride ve biz mi zemheri’ye konuk, Zemheri mi bize misafir bilinmez ama, zemheri hiç bir mevsime yenik düşmeyecek gönlümde.
 
 
Veysel Şensoy
 
12.01.2009

Related Articles

1 Yorum

  1. Eline yüreğine sağlık Veysel Ağabey..Yazılarını ilgi ile okuyor ve takip ediyorum…Yaz mevsimine az kaldı umarım bu yıl görüşürüz..Allah’a emanet ol..

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
19AboneAbone Ol

Çok Okunanlar