21 Kasım 2024 Per

Yaşamdan Bir Kesit (Küçük Almanya Zonguldak)

Yaşamdan Bir Kesit
(Küçük Almanya Zonguldak)
Lise öğrenciliğimin son iki yılını Zonguldak, Mehmet ÇELİKEL Lisesinde okudum.
Tokat’ın Niksar ilçesinde başlayan lise hayatı, babamın Maden işçisi olarak işe girmesi nedeniyle Zonguldak istikametine döndü. Kendi köyünüzde yaşarken, ilçenizi ve komşu köyleri tanıyıp bildiğinizi düşünüyorsunuz ama Zonguldak’a gittikten sonra anladım ki kazın ayağı hiçte öyle değil.
Öncelikle okuduğum liseyi kısaca anlatmak isterim. 1938 yılında yapılıp öğrenime açılmış. Tam anlamıyla bir eğitim ve öğretim kurumu. Akkuş’da Ortaokulu okuduğum için yabancı değilim, zorunlu olarak Fransızca. Niksar’dan Zonguldak’a gidince (Fransızca, Almanca ve İngilizce) öğretmenleri sadece Çelikel lisesinde var.
Biz o tarihlerde Nahiye olan Kozlu’da oturuyoruz. Kozlu lisesinde Fransızca hocası yok diye beni kabul etmiyor. Çelikel lisesi ise eğitim kalitesi düşüyor diye başka liseden öğrenci kabul etmiyor.
Sonradan felsefe ve mantık hocası olduğunu öğrendiğim (Vedide ERENÇİN – Vedide Ana) hocamızla karşılaştık. “Neden, bu kadar kızardın” dedi.
Anlattık Niksar lisesinden geldim. Tasdiknamemi verdim çok kısa bir baktı. Burada bekle dedi, kısa bir süre sonra beni alıp okul Müdürümüz Salih ETİKE’NİN odasına götürdü ve böylece kaydımızı yaptırıp Çelikel Lisesinin öğrencisi olma onuruna eriştik.
Bu liseye benden sonra da giden Akkuş’lu öğrenciler oldu. Aynı dönem içerisinde okuduğumuz sevgili dostum, Hüseyin TETİK, okul hayatına İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Fakültesini bitirerek, Maden Mühendisi olarak çalışma hayatına katılmıştır.
Hemşehrilerimizin takıldığı kahve, o günlerde çok meşhur KOZLU MEYDAN KAHVESİ vardı. O kahveye gittiğinizde kendinizi Akkuş’da herhangi bir kahvede bulmuş olurdunuz. Kahvenin sahibi, Sinop’lu Niyazi ağabeyimizdi. Bütün Akkuş’luları tanır. Babacan, iyi yürekli biriydi. Akkuş’luysan para sorulmazdı, parası olmayan biri gelirde çay parasını veremese de mutlaka onun parasını veren birileri olur herkes bir şekilde birbirine sahip çıkardı.
Zonguldak ve çevresi Hemşehrilerimizin tabiriyle Küçük Almanya idi. Özellikle 1970’li yıllarda maden işçileri, Kdz.Ereğli ve Karabük Demir Çelik işçilerinin hayat standartları çok yüksekti.
Komşu köylerden tanıdıklarımız o günkü kuşak çok çalışkan becerikli insan olmasına karşın, kendilerinin okul çağlarında okula gidememiş olmalarının sıkıntılarını yaşıyorlardı. Bir çoğu evini ve çocuklarını götürememiş, iletişim olanakları çok sınırlıydı. Memlekete gidip gelenden haberleşiyorlar, çocuklarından eşlerinden, aile büyüklerinden uzakta olmanın yani gurbetin çilesini yaşıyorlardı. Çoğunluğu işçilerin yatakhanelerinde kalıyor, yemeklerini oralarda yiyorlardı.
Bu insanların bir çoğuyla dostluklarımız oldu. Mektuplarını yazdık gelen mektuplarını okuduk dinlettik. Mektubu gelenlerin yüzündeki mutlulukları hiç unutamam. Bir mektuplardan kötü haber çıkmazsa, mektubu alan adete bir süre köyünde yaşıyordu. Mektuplar mutlaka gizli yazılmalı ve gizli okunmalıydı. Çünkü o mektuplar aile sırlarını barındırıyordu, mahremdi. Mutlak güvendiğin kişi okumalıydı.
Zarfın üzerine adres yazıldıktan sonra postaya vermeye de birlikte gitmek özel bir önem taşıyordu. Ya postaneye varmadan birşey olursa denirdi. Bu mektuplar Meydan kahvesinde yazılamazdı, her an tanıdık birileri gelebilirdi. Gelen mektup da giden mektup da mahremdi.
Bugünden bakınca komik gelebilir ama o gün yaşamın ta kendisi buydu.
Bugünleri yaşarken, memleketten tanıdığımı düşündüğüm, çok yakındaki kişileri bile yeniden tanıyordum. İçlerindeki gizleri seninle paylaşmaları öyle zordu ki önce sana güvenmeleri gerekiyordu.
Kimi sıkıntıların olması, gurbette olmanın verdiği eziklik ve burukluğun yanında, insanlar çok mutluydu, paylaşmamak çok büyük bir ayıptı. Sosyal hayat alabildiğine canlı ve insanlar çok içtendi.
Zonguldak’la ilgili anlatılacak o kadar çok anı var ki, şimdilik burada noktalayalım.
Emekli Ziraat Yüksek Mühendisi
Dip Not:
Zonguldak ve Akkuş’lularla ilgili o kadar şey var ki, Akkuş’un bir çok köprüsünde, camisinde, Akkuş’daki kuran kursunda Zonguldak’ı 1960-1980 yılları arasında gurbet edinenlerin emeği ve parası vardır.
Zonguldak anılan tarihlerde küçük Almanya olarak anılıyordu. Akkuş’un bir köyünde vasıfsız işçi iken, Zonguldak sonrası madenci sıfatını alıyordu. Bir çok hemşehrimiz bu şekilde Almanya’ya gitme olanağı bulmuştur.

Related Articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
19AboneAbone Ol

Çok Okunanlar