TEPKİSİZ TOPLUM

742
yukselvesikalik.jpg

Geçim derdi, ekonomik kriz, trafik falan derken, tepkisini kaybetmiş sadece kendi derdine düşmüş ölü bir toplum olduk çıktık. Bu tepki elbette, sağa sola saldırmak, kaldırım taşlarını söküp polise atmak veya kırıp dökmek değil.

 

TEPKİSİZ TOPLUM
 
 
            Rivayet olunur ki; Hz. Ömer (r.a.) hilafete geçtiği zaman:
"Ey nas! Ben hakdan, adaletten ayrılırsam ne yaparsınız?" diye sormuştu. Ahaliden biri:
"Ya Ömer! Sen eğrilir, hakdan inhiraf edersen, seni kılıcımızla doğrulturuz!" cevabını verince Hz. Ömer (r.a.)"Elhamdülillah! Eğrilirsem beni kılıçları ile doğrultacak arkadaşlarım varmış!" diyerek şükretti ve sevindi.
 
 Hz.Ömer (r.a.) gibi bir İslam büyüğüne bu şekilde söylenen sözden çok dersler çıkarmak gerek. Bir toplumun, yaşadığını, çevresinde dönen olaylardan ne kadar haberi olduğunu, o olaylara ne kadar yakında veya uzakta olduğunu ve bu olaylar hakkındaki görüşlerini ancak verdiği tepkiyle anlayabiliriz. Maalesef bugünkü arızaların birçoğu, tekil olarak yanlış bulduğumuz bir şeye karşı tepkiyi toplamda çoğula dönüştüremediğimizden ve bu oluşan tepkiyi de uygun yer ve zamanda, uygun bir şekilde ortaya koyamayışımızdandır ki; art niyetli kişiler insanların gözü önünde ve gözlerinin de içine bakarak arsızlık yapmakta ve buna devam etmektedirler.
 
            Medeniyet seviyesi sadece eğitim, kültür v.s. gibi kriterlerle değerlendirmemeli bence. Toplumun tepki seviyesi ve şekli de bu kritere dahil edilmeli.
 
            Geçim derdi, ekonomik kriz, trafik falan derken, tepkisini kaybetmiş sadece kendi derdine düşmüş ölü bir toplum olduk çıktık. Bu tepki elbette, sağa sola saldırmak, kaldırım taşlarını söküp polise atmak veya kırıp dökmek değil. Tepkiden gaye; gerekli yerde ve gerektiği kadar olmalı.
 
              Eğer toplum kendini bilir, kendini tanır ve haksız veya yanlış bir durum karşısında tepkisini ortaya koyarsa, ne hortumcu kalır ne vurguncu. Ne işini yapmayan memur keyif çatar, ne keyfi davranan amir koltuğunda rahat eder, ne de Resulullahın kim olduğunu bilmeyen imam kalır camilerde. Ben şahidim ki; bir imam vaaz arasında sürekli “…Resulullahın kulları..” diye kelam edip duruyor. Bizde bunu kuzu kuzu ( hatta koyun koyun) bunu dinliyoruz. İçimizden bende dahil bir babayiğit çıkıp da; imam efendi Resulullahın kulları nasıl oluyor diye sormuyoruz. Böyle gelmiş böyle gider..Bana dokunmayan yılan bin yaşasın..sözleri işte bizi böyle esrar içip beyni uyuşmuş insanlara benzetiyor.
 
            Çok okuyup, çok gezerek, bunun sonucunda elde edilen bilgiyi de doğru şekilde yoğurarak, güzeli alkışlamadan övmekten çekinmeyen, kötülük ve yanlış karşısında da gerekli dozda tepkiyi göstererek, gerekirse hesap sorarak yaşadığını ispat eden bir toplum olmak dileği ile… 
  
Y.Mürsel KARAYİĞİT 
25 Şubat 2009-Ankara