bizimkisi bir anma, bir özlem-hasret ve nostaljiydi..bizim kuşak, o yılları daha iyi yaşayan-daha iyi bilen bizden büyükler ve o yılları bilmeyen yeni kuşak için unutmayalım, hatırlayalım, hatırlatalım diye bir çabadan ibaret..
80'LERİN AKKUŞU-6
Nerde kalmıştık? Eski Askerlik Şubesinin (ne zaman eski oldu yahu) aradan berisini Hastane tarafına doğru devam edelim:
yada Azmi Bıyığın ordan yukarısını..
o bile mazi oldu..neyse ki oranın yeni müdavimi de eskilerden; 80'li yılların ünlü terzisi ve şimdinin giyim ve ayakkabı mağazası sahibi her daim esprili ve neşeli esnaf Kemal Ateş abimiz..
Burada ilk dükkan yanlış hatırlamıyorsam, şimdiki Yaşar Hocanın Seda Kırtasiyenin binasının olduğu yerlerde, iki-üç katlı eski bir ev ve altında arkadaşım Erol'un babası Mustafa KURT'un bakkal dükkanı vardı.(Ortaokul arkadaşım Erol'un kulakları çınlasın, sınıf başkanlığını hatırlıyorum. Kırmadan incitmeden konuşma tarzıyla fakat haksızlığa da göz açtırmayan müstesna tavrıyla unutmadığım insanlardandır) Burada uzun yıllar devam eden esnaflıktan sonra onlarda 90'ların başında o büyük göç dalgasında İstanbula göç ettiler. Hemen sonra 80'lerin bir Akkuş klasiği olan Cafeterya'yı hatırlıyorum. İlhami abinin Kafeteryasından 80 ve 90'lı yılları yaşamış her Akkuşlu genç geçmiştir: Video filmler, maçlar için küçük-özel ve ayrı bir mekandı..1985'i hatırlıyorum; TS'un 84'de son şampiyonluğu sonrası 85'in şampiyonu FB, Şampiyonlar (Ligi) Kupasında Fransa Şampiyonu Bordoeaux ile eşlemiş ve ilk maçta (okunuşuyla) Bordo'yu Fransa'da 2-3 yenmiş ve ikinci maçta da 0-0'la tur atlamıştı..bu şanlı beraberlikler ve farklı yenilgiler döneminde büyük bir zaferdi. Ben bu zaferin sevincinin Kafeteryadan sokağa taştığı anı, o coşkuyu 29 sene sonra halen güzel bir anı olarak hatırlarım. Kafeteryacı İlhami Güngör'ün ortanca olduğu bu üç erkek kardeş, (büyükleri Mustafa abi ve küçükleri eskiden lakaben Kartal yani Yüksel Güngör) o yıllarda hem esnaf olarak hem de birer delikanlı olarak popüler kardeş gençlerdi..
Ve sonra galiba merhum Avukat İlhami Güngör'ün bürosu vardı. Binaları halen şimdiki zamana meydan okuyan o taş ve Tifi tuğlası bina..emekli dede Enver amca, zaten ilçede hem saygın bir zat hemde eşraftan hatırı sayılır beyefendi bir insan, ve de oğlu İlhami Bey, ilçenin tek avukatı..İkiside bu fani dünyadan çoktan göçtüler..Torun yani Avukat İlhami beyin oğlu ortaokul arkadaşım Serdar halen bu neslin devamı olarak aynı binanın altında artık Akkuşta eskiyi yansıtan tek nostaljik kahvehaneyi işletmeye devam ediyor. Önündeki ilçemizin merkezinde bence simge ağaç olan o güzelim Ihlamur ağacı Doruk Kıraathanesine ayrı bir hava ve keyif vermeye devam etmekte olan bu kahvehane, ilçe de bence korunması gereken ve geçmişimizi yansıtan birkaç yaşayan mekandan biri değil midir?
Buradan sonra malum eski Akkuş Ortaokulu ve Lisesine geçen meşhur ara yolumuz karşımıza çıkar..o eski kışlarda altında don(buz) dan korunmak için tekleyerek yürüdüğümüz yol..devam ediyoruz, işte eski Halk Bankamız. Bir zamanlar eskinin 70'li ve 80'li yılların hareketli bir ilçesi olan Akkuşta iki banka vardı. Diğeri bugün halen Z.B olarak devam eden bankanın ilçede kardeşi Halk Bankasıydı. İlçeye ayrı bir hava katardı. Kimbilir, kimler geçti buradan..fakat zihnimde burada çalışan hatırladığım şimdiki Akkuş Kuyumcusu dükkanı sahibi kardeşlerden ilk ve oratokuldan yakın arkadaşım Sezgin Sevindiğin babası Veysel amca var..bir esnaf bankası olan Halk bankasının içine girince nasıl bir mekan vardı, nasıl bir günlük işleyişi vardı, kaç kişi hatırlar acab? Şimdiki giyim mağazasının yerinde olan bankanın devamında eskiler Şevket Kabar'ın (şimdi aşağı yolda daha çok Talışmalınların takıldığı kahvenin sahibi olan Arslan Kabar'ın babası) Lokantasını anlatırlar..sanki hayal meyal..fakat sonradan Şevket amca Lokantayı eski pazar yerine taşıdığını gayet net hatırlıyorum, demek ki benim çok dikkatimi çekmemiş..devamla Ramazan Güngör'ün fırını, Ali Kemal Güngör'ün kahvehanesi (ki üstünde Otel vardı sanki) ve Garibon Salimin ünlü kahvehanesi..Otel demişken, o yıllarda Akkuşta özel işletilen iki-üç Otel hatırlarım..bu şunu göstermekteydi; ilçe o yıllarda bugünkünden daha hareketli ve daha canlı bir işleyişe ve nüfusa sahiptir, durum buydu..ve bu sıra Hamdi Gül amcanın Tekel Bayisi ile tamamlanır. Bu ara Akkuşta belki de tam ve gerçek tek sokak arasıdır, dar ve bir sıra ilerleyen düzensiz binalar..buradan aşağıda başka bir alem açılır, fakat bu ara yer, dar, güneşsiz ve rutubetli bir ara sokak..çıkışın mı; önün Kışla Sokak, sağın Hastane yokuşu, solun Cumhuriyete giden yol..
Ve bugünkü Menekşe Fırının yerinde yine bir fırın; bugün artık Akkuşta marka olan Gıda Ekmek Fırının eskisi, Haluk Demir'in Fırını..yanında ikisi de merhum Tapu Müdürünün oğlu Erdoğan Görgülü'nün Tekel bayii..tabii yanında bugün de değişmeyen devam eden nostalji Necati Cürebal amcanın Kalaycı dükkanı (diye bilinir fakat kalay işi tarihe karışmıştır, burada kap-kaçak muşamba falan satılır)..bir zamanlar Akkuşun en varlıklı-zengin esnaf ailelerinden olduğu söylenen ancak bir türlü zamana ayak uyduramadığı için yerinde kaldığı yorumlanan bir esnaf aile..yanında yine eskilerin anlattığı tam hatırlayamadığım Salih Bilgili'nin Lokantası fakat hemen onun yanında çok iyi hatırladığım bugün dahi tabelası duran Ramazan Savaş amcanın bakkalı..ve bugün Vestel Bayii ile üç (yanyana) kahvelerin altındakinin olduğu yerlerde Erol Savaş ile Altun Çiçek'in Lokantaları..ve yanyana iki kahvehane Yaşar Efil ile Çayıralanlı Mehmet amcanın kahvehanesi..sırada bugün ilçenin önde gelen esnaflarından Gül kardeşlerden 80'lerin galiba ikinci yarısında açtıkları Şeref GÜL'ün beyaz eşya mağazası..(daha sonra Ş.Gül buradan gidince kardeşi Atila Gül buraya mı taşınmıştı acaba)
yukarı doğru ilerliyoruz..
burada duralım: iki katlı eski bir ev ve altında eski bir berber dükkanı; siz de hatırlayın bildiğim en eski Berber (benimde İlkokul arkadaşlarım Aynur ve Aygül kardeşlerin muhterem babası) Aşur (Görür) amcanın sayılı da olsa traş olduğum ve içi eski ancak güzelim farklı manzaralarla kaplı berberi..eski-münzevi ve Yeşilçam tadında..o havayı şimdinin tertemiz-modern kuaförlerinde bulabiliyormusunuz? devam edelim: İzzet Efil'in kahvehanesi, Mehmet Hayır'ın kahvehanesi ve Ergüder Efil'in eczanesi..derken işte Hastane sapağına geldik, geldik te karşıya geri dönmek lazım değil mi..
Ergüder Efil ve kardeşi Engin Efil..ilçenin 80'lerde ünlü iki eczacı kardeşleri..karşı karşıya iki eczacı dükkanları..anlatmaya gerek var mı? herkesin kaç kez uğradığı-uğramak zorunda olduğu mekanlardı..onlarda bir dönem Akkuşa damga vurdular..misal, Ergüder bey, hep giyinmeyi-yemeyi-gezmeyi bilen adamdır, araba olarakta öyleydi..ilçede diğer varlıklı insanlar öyle iyi arabalara falan pek binmezken o hep en iyi arabaları alır, getirirdi..ve aramızda anlatılırdı; Ergüder E. şöyle araba almış, böyle araba almış falan..ve Ergüder bey'de son selef belediye başkanı olarak kariyerini küçük bir ilçede zirvede tamamladı.
geldik Hastane sapağına..
dönmeyelim, daha var..karşıda bir zamanların ilçenin en büyük mobilyacısı olan merhum Ziya Cürebalın mağazası vardı. Belki halen yüzlerce kişi ondan aldığı takımları kullanıyor..yukarıya doğru bir dükkan yada işyeri hatırlamıyorum, ancak sıralı evlerin sonunda ilçenin bi diğer oteli Kemal amvanın Yayla Oteli vardı..bilmem nasıl bir otel, kaç yataklıydı, misal bir TV izleme yeri-lobisi var mıydı, fakat 1970-80'lerin şartlarında bu ilçede iki-üç otelden biriydi..ve devamında da kavesi..
karşıya geçtik ve döndük aşağıya, İstiklal caddesini bitiriyoruz:
bir defa şu an ki, o caddenin aşağı (kara) yol ile arada kalan çocuk parkının önünde iki katlı münzevi bir evin-Mehmet Ustanın evi'nin olduğunu, dolayısı ile bu sırada ilk apartman tarzı evin Enver Usta amcanın (Bakırcı) evi olduğunu hatırlıyalım..tam olarak kimin binasının altı bilemem ama önce Kökçü Mehmet Haykır'ın kasap dükkanı, altında Hayrettin Aksu'nun nalburu..sonra isa Hoca'nın (Yeşildağ) beyaz eşya dükkanı, Dağyolundan Şemsettin Şahin'in (şimdiki Muhteremin babası) kahvehanesi, arif adam-askerliğini Korede yapmış Rafet Hoca amcamızın bakkal dükkanı, Ergüder beyin kardeşi Engin Efil'in Eczanesi, Şaşakların binası ve altında her daim değişen küçük dükkanlar, misal hafta sonu Niksar'dan gelen bir türlü kim olduğunu kestiremediğim kasetçi, Lastikçi Hüseyin Basmacı'nın dükkanı, fakat değişmeyen iki dükkan biri halen devam eden Sağırın Ekmek Fırını ve merhum Esme Bacı'nın (sonradan manavlık ve servis falan gibi yıllarca ek iş yapan, çalışkan ve zeki Öğretmen Mehmet Hoca'nın ve de kardeşi Sinan'ın annesi) manav dükkanı..bundan sonra bu arada kimler vardı? sadece son sırada iki yer hatırlıyorum (acaba ayrı yerlerde miydi, yoksa biribirlerinin yerlerine mi gelmişlerdi):İkiside Taşlıdere'de (bizimle aynı mahallede) oturan, Rahmetli Gazanfer Cihan Efil amcanın Elektrik dükkanı ve Zihni Efil'in bakkal dükkanı..
Tekrar Belediye binamızın altına dönelim: burada sıra ayırtemeksizin yazıyorum; merhum Murat Kaygusuzun ve Cemal Cürebalın bakkalları, Baki Tanerin kahvehanesi-ki Baki Taner bu ilçenin önde gelen simalarındandı, (kimin) manifatura dükkanı ve halen ticarete devam eden yine ilçe için önemli bir sima Kuyumcu Cemil Görmüş..hakikaten belediye binası herhalde yıllar içinde kendisini kaç kere amorti etmiştir, altında dükkanlarla canlı bir bina, dün kira ile giderini karşılayan bir binaydı..bugün elbet sahiplerinin. Fakat belediye altı dükkanları küçükte olsa sanki küçük bir işhanının dış dükkanları gibi ayrı bir dünyaydı..
ve karşısı..Akkuşun en işlek ara sokağı; köşeden Zihni amcanın bakkalının (Selim Efil'in abbası) yanından devamla Ramazan Demirin seksenli yıllarda açıldığını tahmin ettiğim fırını (ki yıllar içinde ustalaştı, çeşitini artırdı ve bugün artık büyükşehirlerdeki fırınlar kalitesinde çeşitli ekmekler çıkarmakta) geçip ilerliyoruz, (Topal) Salih Taşçı'nın bakkalı ve Haydar Yılmazın fırını..son sırada ise arkadaşım Erdal Acar'ın babası Radyo-TV Tamircisi Haydar Acar..
şimdi AŞAĞI YOL'dayız..
ilçenin karayolunun geçtiği bu alt taraftaki yolun adı ilçede aşağı yoldur..aşağı yol..coğrafii yapının eğimli olduğu, alçak-yüksek, bayır-düz kavramlarıyla yer durumunun ifade edildiği yerde bizim (Akkuş) için bir yerin özel adı yanında bir de coğrafii adı vardır: Aşağı yol, yukarı mahalle, aşağı köy, (ve Salman kesimini ifade için) aşağı kol….(buradaki hemşehrilerimiz alınmasın, yanlış anlamasın) sonuncu kavram bizim Salıpazarı-Terme-Çarşamba cihetinde olan ve ilçe merkezi ile merkeze yakın köylere göre rakımı-eğimi daha düşük köylerimizi ifade eden bir kavramdır..
her neyse..
burası seksenli yıllarda şimdiye göre bence daha canlı fakat daha gariban bir görüntüye sahipti..bi defa bu yol 86-87'ye kadar bildiğiniz stablize yani taş-toprak bir yoldu..hele Taşlıdereye doğru olan kesim daha çok toprak olup, arabalar geçtikçe toz havaya kalkardı..esnaflara gelince, nasıl yukarıda yani çarşı yada İstiklala caddesi dediğimiz yerde belli Gedikli Caddesi kavşağından itibaren dükkanlar başlarsa, aşağı yolda da Petrol Ofisinin ordan itibaren dükkanlar başlardı..fakat benzeyen husu şu ki, o yılların bu kesimdeki esnaflarının bir çoğu halen devam etmekte..
o zamanlar burası 2.etap iş yapan yerler iken bugün en çok iş yapan en iyi yerler oldular..bugün ilçenin en iyi marketi-en çok iş yapan alışveriş merkezi burada..o zamanlar Petrolden yukarı sıra sıra kim vardı tam çıkaramasam da hatırladıklarımı şöyle bir analım: Petrolden yani aşağı yolun da aşağısından başlarsak,,
ilk defa merhum camcı Samiamcanın cam dükkanı ve altında marangoz atölyesini hatırlarım..Sami (Kocakoç) amcanın üç tane kapı gibi delikanlı olan oğulları hem okurlar hem de abbalarına yardım ederlerdi..bunlardan özellikle iki büyük oğul, Dursun abi ve İrfan'lar aynı zamanda o zamanlarında gözde gençleriydiler..sonra az ileride eski mal pazarına (ve Culbanlığa) giden ara yolda, şimdiki A.Kabarağın kahvehanesinin altında atölyesi olan Dursun Usta'da meşhur bir usta olup (ki halen baba-oğul devam ediyorlar) oğlu Yılmaz Erdemde meşhur gençlerdendi..
ya karşısı?
Perolun tam karşısında, eski pazardan aşağı yola inen o ara kısa taş yolun kenarında ESKİ HAMAMımız olduğunu herhalde unutmamaışızdır..hamam tahminim-duyduğum en son 70'li yıllarda çalışırken, 80'lerin sonuna kadar hep atıl kaldı..fakat petrolcü Kemal Hoca 89 yılında Belediye Başkanı olduktan sonra burayı kısa bir müddet de olsa onarttı ve işletti..hatta hiç unutmam, ilk 3 gün bedavaydı ve ben bu fırsatı hiç kaçırmamıştım..nasılmıydı? küçükte olsa tam bir eski Türk hamamıydı..tarih oldu..
Hamamın yukarısında yani eski Belediye lojmanları altında hafta içi bir işyeri yoktu fakat hafta sonuda burada bazı dükkanlar açılır, burası kalabalıklaşırdı..zira pazar yeri taşınana kadar işlevini sürdüren pazar yerimizin alt kolu buradan karayoluna kadar uzanır giderdi..yine fakat ben burada 80'lerin sonunda açlımış bir dükkan hatırlıyorum, hafta içi de açık olan ve bugün Akkuşta benzeri olmayan: Kuru Temizlikçi..sahi, sahibi kimdi?
şimdiki demirciler ilk defa İmam-Hatip Lisesi altında olduğunu hatırlayanlar bilir..işte yöresel söyleyişimizle körükçüler, Petrolün karşısına (devam eden eski Belediye Lojmanları altına)90'larda gelmezden önce burada iki yer hatırlıyorum, biri (Abil) Cemal Usta'nın (Efil) araba tamir dükkanı..diğeri de buraya erken gelen Körükçü Muammer (Yazarkan) Usta..ve devamında ise hiç açık olduğunu görmediğim (kendi köyümüz) Karçal Köyü kalkınma falan falan kopretifi bürosu..
ve bu dükkanların karşısında biraz Hamam'a yakın yerde merhum Salim Usta'nın (Bilgili) atölyesi vardı..(şimdi Akkuş Bld. Yazıişleri Müdürü olan Salih Bilgili'nin babası) meşhur bir ustaydı, Salim Usta..diğerleri gibi..işte bu kısa bölgede üç-dört marangoz atölyesi vardı..ee bir orman ilçesi olan küçük bir yerde o köy-kırsal zamanları böyleydi ve şimdiki mobilya ustalarının birçok işini de onlar yapardı..
burada dikkat; aşağı yoldan çarşıya-Belediye Lojmanlarından ara bağlantı yapan iki merdiven vardır..bu merdivenlerde halen bugün kullanılmakta fakat o günlerde fazla gelişmeyen ve yolu taş-toprak olan aşağı yoldan kese (kısa) şekilde yukarı çıkmak, ayrı ve sanki medeni bir dünyaya adım atmak gibi gelirdi bize..
işte o merdivenden yukarı doğru..
Lastikçi (Kır) Mustafa (Çimen) amca ve oğlu Atilla -ki halen çlışmaya devam etmekteler, merhum Necati Çiçek'e ait bakkal dükkanı ve Hikmet Bıçak'a ait ceviz-fındık-mantar falan alım yapan dükkanı ile yine zannederim aynı işi yapan Mahir Tiryaki'nin dükkanı..
sonunda ne vardı dersiniz? unuttuk mu yoksa?
Akkuş'ta ilk açılan uzun yol (Ankara-İstanbul) Otobüs Yazıhanesi..yıl 1986..ve eskilerin deyimiyle acaba 46 Dursun (GÜNGÖR) mü açmıştı da Akkuşumuzu Ünyeli Otobüs yazıhanecilerinin insafından kurtarmıştı: Gurbette yaşayan yada gitmek için yola çıkan, işi için, ziyaret-tahsil-askerlik için her neyse İstanbul yada Ankara'ya gidecekler nedense daha uzak olan (acaba Niksar'da yazıhane, Otobüs yok muydu) Ünye'ye iniyor, ancak genelde erken bile gitse biletini orta yada arkalardan veriyorlardı..hatta birçokları anlatırlar; neden böyle yapıyorsunuz deyince, siz yukarıdan geliyorsunuz, ayağınız çamur işte şuranız böyle falan diye aşağılayıcı cevaplar aldıkları bile vakiydi..
önce Akkuş Özler sonra Akkuş Özden, yada tam tersi miydi? her neyse..otobüs yazıhanelerimiz açıldı..bir de o sene yol çalışması başlayınca, (merhum Turgut Özal'ın o iş yaptığı ilk döneminde) ve yolumuz da asfaltlanınca -ki asfaltı görünce ne çok sevinmiştik- büyük otobüslerin önünde bir engel kalmamıştı..talep patlaması yaşanmış, hele de Salman tarafına servis konunca, nüfusumuzun çoğunun yaşadığı o bölgeden gelen yoğun yolcuyla bazen eski filmlerdeki gibi şirket ikiye ayrılıyor, bazen birleşiyor, bazen isim değiştiriyordu..
İşte o zaman Nur Lokantasının altı ve meşhur saat 4 (öğleden sonra) otobüsü..o dar yerde (henüz otogar açılmamıştı) bekleyen otobüs, yığın yığın bagaj eşyası ve bekleyen-uğurlamaya gelen onlarca insan-lar..
karşıya, yukarıya geçelim..
ilk köşe kimdi yada burada iki katlı eski bir ev mi vardı?
belki de Tamirci Haydar (Acar) amcanın köşeden yukarı devamla; Tüpçü Cevat (İnce)Hoca, Camii bahçesi ve Caminin altında olsa Atölyeci Tahsin Altun ve yukarıda Şoförler Derneği..
Şoförler derken, o yıllarda Akkuş tıpkı bugün Hatay'da yada Trabzon'da yada ne bilim Doğu'da bazı yerlerde taşımacılık yapan-kamyoncusu çok olan yerlerden biriydi..biz de de çok kamyon ve kamyoncu vardı. Bunlara arabacı-arabacılık işi falan denirdi..bunlardan biri de babamdı..yan meslek olarak 1976-86 yılları arası kamyonculuk yapmış, ancak şoförlüğü olmayan babam, daima akrabalarından (ki köyümüzde de şoför çoktu) birini şoför tutmuş, elinden üç kamyon geçmiş biriydi..bunlardan ilkini halen minnet ve özlemle anar, bilmem kaç model ve benimde unutmadığım plakasıyla 52 AL 922 plakalı İngiliz malı-Bedford marka kamyonumuz..bundan yüzü çok gülmüş, bu küçük kamyondan iyi paralar kazanmıştı..ancak son iki arabamızdan ise (Doç ve BMC) yüzü gülmemiş nihayet sonuncusunu da satarak bu işi bırakmıştı..böylece babam 94 yılına kadar uğraşacağı yan mesleği de bulmuştu: Koyunculuk..!
Evet, o yıllarda ilçemizde bol bulunan Kamyonlar iki işte çalışırdı: Ya faal olan Kereste Fabrikasına ormandan KÜTÜK çekerler ki bu arabaları erken yıpratırdı ve bu arabalar da genel de dayanıklı olan BMC'lerdi..diğer sektör ise havalı bir işti, Uluslarası Nakliyat..! Samsun yada Trabzon Limanından mal alan bu kamyonlar genellikle İran ve Irak'a mal taşırdı..(tabii bunlardan biri de bizim kamyondu) O yıllarda özellikle İran'a mal taşımak-geitrmek güzel gelir getiren bir işti ve Akkuşta böyle onlarca kamyon vardı..hatta halen sağ olan ve biz de çalışmış iki şoför eniştemden biri gide gele Farsça'yı biraz öğrenmişti..
Kamyonları muhabbet konusu yapardık: Doç'lar böyle, Fordlar böyle..işte düzde Ford, yokuşta uzun burunlu Doç..! yok şunun arabası yok bunun kamyonu..
ve bu sıranın sonu; yukarıda bir-iki meyhane ile bitiyordu..
karşıya geçerek Dursun Usta'nın üstündeki kahvehaneye kadar inelim:
burada henüz (Kemal Hocanın Başkanlığı döneminde yapılan) Otogar ve Düğün Salonu yoktu..tabii Lütfi Bey'in yaptırdığı Konut-Birlik Apartmanı, büro/dükkanlar ve Öğretmenevi-Otel sonradan eklemlenmişti..aşağıda epey bir boş arazi vardı..zannediyorum aşağıya doğru ilk-yukarıya doğru son işyeri Terzi Şükrü (ADA) Amcanındı..Terzi Şükrü amca aslen Kumru'lu olup, Akkuşa yerleşmiş birkaç kişiden biriydi ve ilçede çok sevilen saygın bir insandı..galiba adı üzerinde esas işi Terzilik olan Şükrü ADA, önemli Nakliyatçı idi..yanında zannedrim yakın zamanlarda rahmetli olan kendisi ve hizmetleri unutulmaz eski Müftü'müz Nuri ÜNLÜ Hocamızın emekli olunca işlettiği Halı-Kilim dükkanı, (şimdiki Belediye Başkanımız İsa Demirci'nin amcası) Nazmi Demirci'ye ait kahvehane, Altun Çiçek'e ait Lokanta ve son olarak (Sarı) Mevlüt amcamıza (Güngör) ait şimdiki Arslan Kabar'ın olduğu yerdeki yani Dursun Usta'nın eski evinin üstünde bulunan-bugün daha çok Talışmanlıların gittiği Kahvehane..
ohh be, bitirdik..
bu işe bir girdik, zor oldu yazmak, itiraf edeyim-bazen hatırlamakta zorlandığımı babama-çevreme danışmak zorunda da kaldım..fakat o unutamadığım ve o zaman için sevinç, şimdi için hüzün-hasret ve nostalji olmuş o yılları yazmak; geçmişe, Akkuşa ve hatıralara karşı bir borç idi..bitirdim, eksik oldu..tamamlayın, anmadığımız varsa kusura bakmayın..ancak beni yordu bu yazılar..ve uzun oldu son yazı, bir an önce bitsin diye..
tek kanal, önce ilk yarısında siyah beyaz, sonra renkli ve ikiye çıkan TRT ile geçen Seksenler..okul bahçelerinden mahallere taşan ve lastik ayakkabı-lastik topla geçen kendimizi Tanju, İskender, İlyas falan sandığımız yıllar..bizim için Bornebeu Stadı hükmünde Dağyazı sahası, ve altında yazları az da olsa girdiğimiz .oklu dere, diğer taraftakilerin girdiği Çaldere..mal (hayvan) gütmeler, ormandan odun çekmeler, çarşı içinde volta tepmeler, yazları haylaz uslu her çocuğun aşağı yukarı buluştuğu Kuran kursları ve orda bile süren kavgalar, içine çubuktan başka silah karışmayan döğüşlerimiz..uzun kışlar, iki metre karlar, eğmeli kızaklar, bahar gelince coşan dereler, açan menekşeler, yazları (tabii halen) çıkan çilekler ve ağız yakan kirmitler..
heyy gidi yıllar..ne çabuk geçtiniz..o yılların çocukları bugün olgun genç, gençleri orta yaşlı, orta yaşlıları yaşlı, yaşlıları ise çoğu merhum..pek azı hayatta birer pir-i fani..hepsinin ellerinden öpüyorum, zaten gidip gördükçe de öperim..
Bitirirken..
Elbet o yılların üzerinden hayli zaman geçmiş..başında ilkokula giden bir çocuk, sonunda Lise 3'e geçmiş bir genç olduğum yıllarda herkesi net hatırlamamış olabilirim..Akkuşa çok emeği geçmiş-uzun yıllar burada kalarak Halk Eğitim Müdürlüğü yapmış-buradan evlenmiş, ilçemizin eniştesi olmuş Ahmet ÇELİK Hocamızın değerli eseri-ilçe hakkında toplu tek kaynak olan ''Akkuş'' kitabına bakmak hiç aklıma gelmedi..fakat en sonunda esnaflar kısmına bir göz attım..birçoğunu unutmuşuz, hatırlayamadım..yada bir kısmını soy isminden dolayı ..zira küçük yerlerde eski gelenek, çokları lakabıyla meşhurdu..bunun yanında hiç tanımadığım-çıkaramadıklarım var, belki de beldelerdeki esnafları da mı katmışlar bilmiyorum..
Yani..bizimkisi bir anma, bir özlem-hasret ve nostaljiydi..bizim kuşak, o yılları daha iyi yaşayan-daha iyi bilen bizden büyükler ve o yılları bilmeyen yeni kuşak için unutmayalım, hatırlayalım, hatırlatalım diye bir çabadan ibaret..
Bahadır KAYIM
Bahadırım banada bu o günleri yeniden yaşattığın için teşekkür ederim. 20 yıl önceki günlerimi yeniden yaşadım. Birde hafız Ali vardı. Allah rahmet eylesin. telefonum 05056408924
Uzun zamandır gitmediğim memleketimin sokaklarında dolaşıyormusş gibi hisstettirdi yazınız Çocukluğumuzun geçtiği Akkuşu böyle güzel anlattığınız için teşekkür ..
Emeğinize sağlık ,
kardeşim, diline ve kalemine sağlık
SAYIN BAHADIR BEY O GÜNLER ÇOK SÜPERDİ.HERKES BERABERDİ AYRILIK YOKTU EVLAT ANA BABAYA HASRET GİTMİYORDU.YARDIMLAŞMA VARDI.İMECE USULU İŞLER HEP BERABER BİTİYORDU.YAZMIŞ OLDUĞUN MAKALEYİ BAŞTAN SONA OKUDUM,DUYGULANMAK NE KELİME İSTEMESEN BİLE GÖZLERİN O GÜNLERİ HATIRLIYOR VE DAMLA DAMLA YAŞLAR SÜZÜLÜYOR.UNUTULURMU AKKUŞ ORASI BİZİM SEVDAMIZ.BEN AKKUŞ İMAM HATİP LİSESİ 1996 MEZUNLARINDANIM
YILMAZ GÜL
SAYGILAR
bahadır bey,yazı serinizin sonuncusunuda büyük bir keyifle okudum ve hüzünlendim.hayatın en güzel anları çocukluk yıllarıymış.gerçekten şu an ilçemiz medyasında ve başka[Ahmet Hocamızın] haricinde başka bir kaynağımız yok diye biliyorum.sizin bu kıymetli ve emek gerektiren yazılarızı belediye veya kaymakamlık değerlendirmeli.dediğiniz gibi o günün çocukları bugünün orta yaşlıları.hakikaten o günleri yaşayanlar ve hatırlayanlar güzel memleketizi ve insanlarını hatırlayınca bir hüzne boğuluyor.ellerinize,zihninize ve emeğinize sağlık.
Site Yönetimi: Lütfen yorumlarınızı yazarken adınızı ve soyadınızı yazınız.
Sevgili Bahadır akadaşım, hemşerim… Bizlere nerdeyse çocukluğumuzun geçtiği Akkuş’u tekrar yaşattığın için teşekkürler ellerine sağlık. Yılda en fazla 1 haftamızın geçtiği akkuş’u unatmadık unutmayacağızda ama yaşattığın nostalji ile adeta 80 leri yeniden yaşadım. Yazdığın tüm seksenlerin Akkuşu serisini print ederek dosya yaptım. Ellerine, yüreğine sağlık çok teşekkür ederim. Görüşmek ümidiyele, hoşça kal.
Değerli dostum gerçekten emekle hazırlayıp yazmış olduğun makaleden dolayı seni cani gönülden tebrik ederim.
Geçmiş yıllara beni taşıdığın içinde ayrıca teşekkür ederim duygulanmadım dersem yalan olur sağ olasın gönlüne sağlık.