23 Aralık 2024 Pts

ŞEKER BAYRAMI MI YOKSA RAMAZAN BAYRAMI MI ?

Sitemiz Yazarı M.Ali KURU'nun Yazısını Bayram  Günü Öncesi ve sonrasında mutlaka okuyalım

ŞEKER BAYRAMI MI YOKSA RAMAZAN BAYRAMI MI ?

Kıymetli Okuyucularım, öncelikle geçmekte olan Ramazan Bayramınızı en samimi duygularımla kutlar nice bayramlara sağlık ve huzur içinde ulaşmanızı Yüce Rabbimden niyaz ederim. Ayrıca Şehitlerimize Allah’tan rahmet geride kalan ailelerine ve sevenlerine sabr-ı cemil dilerim. Başımız sağolsun. Allah daha kötü bela ve musibet vermesin
Bu yazımda, sizlerle herkesin çok yakından ilgilendiği ancak hakkında pek de fazla bir bilgisi bulunmadığı Bayram ve Bayram Namazları ile ilgili birkaç kelam etmek istiyorum. Şu bir gerçek ki ne zaman Ramazan ve Kurban Bayramı ile ilgili olarak birilerinin fikri sorulsa hep bir ağızdan söz birliği etmişçesine; “ Hey gidi eski bayramlar hey.” diyerek hep iç geçirdiklerini duyar ve görürsünüz. Kimse bu eski Bayramlarda neler olup bittiğini filan da söylemez. Yine de geçmişe bir özlem vardır. Bu kadar geçmişe hasret çekerek gelip geçen bayramlarımız hakkında neler biliyoruz? Bu bayram vesilesi ile değişik kaynaklardan birebir yaptığım araştırmalarım sonucu oluşan aşağıdaki araştırma ve inceleme yazımla bilgilerimizi bir tazeleyelim istedim. Sizleri bu nefis yazı ile baş başa bırakıyorum. Rabbim okuyup anlayış sahibi olanlardan eylesin! (Amin)

Bayram; neşe ve sevinç günleridir. Hemen hemen her din ve milletin kendine has bir bayramı veya bayramları vardır.
İslâm milletinin iki bayramı vardır. Bunlar bütün İslâm âleminde kutlanan bayramlardır. Biri Kurban Bayramı, diğeri de Ramazan Bayramı'dır. Ramazan Bayramı Ramazan ayının bitiminde, Şevvâl'in birinde; Kurban Bayramı da Zilhicce ayının onuncu gününde olur. Ramazan bayramı üç gün, Kurban Bayramı dört gündür. Kaynaklarımızda bu bilgiler net bir biçimde yer almışken günümüzde halen ramazan bayramı için “Şeker Bayramı” kavramı kullanılıyor ki bu bir kültür kaymasıdır. Bizler bu günlerin İslam kültürüne uygun olarak kutlanmasını tavsiye ederiz. Şöyle ki:
İslâmî kardeşliğin perçinlendiği bu mübarek günler, Müslümanların sevinç ve mutluluk günleridir. Nitekim Hz. Peygamber Mekke'den Medine'ye hicret ettiği zaman, Medinelilerin iki bayramı olduğunu öğrendi. Medineliler bu bayramlarında oyun oynar ve eğlenirlerdi. Bu durumu gören Hz. Peygamber Allah Teâlâ size kutladığınız bu iki bayrama bedel olarak daha hayırlısını, Ramazan Bayramı ile Kurban bayramını lûtuf olarak vermiştir. " (Ebû Davûd, Salat 239, Neseî, I'deyn, 1; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 103, 178)

Bu bayramların neşe ve sevinç günleri olduğunu yine bizzat Hz. Peygamber ifade buyurmuşlardır. Hadise Buhârî'nin Hz. Âişe'den rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Hz. Âişe (r.a.) şöyle anlatmıştır: "Bir defasında, Kurban Bayramı'nın ilk günlerinde Hz. Peygamber yanıma girdi. Yanımda, "Buâs" ezgilerini (def çalarak) okuyan iki kız vardı. Yatağına uzanıp, yüzünü çevirdi. Derken babam Ebû Bekr (r.a.) içeri girdi. "Bu ne! Resulullah'ın (s.a.s.) yanında şeytan çalgıları mı?" diyerek beni azarladı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s.) ona dönerek, "Onlara dokunma" buyurdu. Ben de babam bir şeyle meşgul olunca kızlara işaret ettim, onlar da çıktılar. (Müslim, Salatu'l- îdeyn,16).
Yine bir bayram günü Habeşîler kalkan ve mızrak oyunu oynuyorlardı. Bunlara bakmak için ya ben Hz. Peygamber'den izin İstedim veya O "Bakmak istiyor musun?" diye bana sordu (iyice hatırlamıyorum). Ben "Evet" dedim. Bunun üzerine beni arkasında yanağım yanağına değecek şekilde ayak üstü durdurup, oyun oynayanlara "Haydi devam edin Erfideoğulları!" buyurdu. Nihayet ben usanınca Artık yeter mi?" diye sordu. "Evet" dedim. "Öyleyse git!" buyurdular." (Buhârî, îdeyn, 2)

Bayramlarda yapılması dinimize yasaklanmamış uygun görülmüş hususlar vardır, şöyle ki: Bayram sabahında erken kalkmak, yıkanmak, gusletmek; misvak kullanmak, ağızı temizlemek; güzel koku sürünmek; en güzel elbisesini giyinmek; Allah'ın verdiği nimetlere şükretmek için sevinçli ve neşeli görünmek dinimizce uygun bir davranıştır. Ayrıca: Ramazan Bayramı'nda sabahleyin camiye gitmeden önce tatlı bir şey yemek. Varsa bunun hurma olması ve bir, üç, beş gibi tek adetli olması; Kurban Bayramı'nda kurban kesecek kimsenin onun etinden yemesi için namazdan önce bir şey yememesi güzel bir davranıştır. Sonra namaza erken davranıp sabah namazını mahalle mescidinde kılarak bayram namazı için, varsa namazgâha ve büyük camiye gitmek; namaza giderken Ramazan Bayramı'nda içinden ve Kurban Bayramı'nda açıktan tekbir getirmek; dönüşte mümkün ise başka yoldan gelmek; müminlere rast geldikçe güler yüzlü olmak ve tatlı söz söylemek; gücü yettiğince çok sadaka vermek güzel bir adettir.

Bütün bunların dışında çocuklar, bilhassa öksüz ve fakir çocuklar sevindirilir; akraba, eş ve dost ziyaretleri yapılarak, hâl hatır sorulur. En önemlisi, aralarında dargınlık olanlar barıştırılır. Yüce Allah'ın ihsan ve rahmetinin tecellisine de sebep olan bu bayramların diğer yönden sosyal hayatta bu tür faydaları gayet açık görülmektedir. Yetimler sevindirilmesi güzel bir davranıştır. Bu şekilde İslâm'ın emrettiği gerçek kardeşlik sözden uygulamaya geçirilmektedir.
Müslümanlar birbirlerinin bayramlarını, ya karşı karşıya gelerek ya da mektup, tebrik veya telefon gibi haberleşme vasıtalarıyla tebrik ederler. Uzun zaman hatırlanmayan dostlar bu vesile ile hatırlanırlar.

Bayramlar yine, yenilip yedirildiği, içilip içirildiği ikram günleridir. Akraba ve eş-dost ile beraberce bu günün mutluluğu paylaşılır. Bunun için de bayramlarda oruç tutmak Hz. Peygamber tarafından yasaklanmıştır.

Fakat bayramlar yukarıda belirtilen hedeflerinden de saptırılmamalıdır. Zira bayramlar sadece yemek, içmek ve tatil yapmaktan ibaret değildir. Bu gerçeği göz ardı edip toplum hayatını düzenleyen ve aradaki uçurumları kaldıran böyle bayramlarda, tatil bahanesiyle toplumdan kaçarak bir deniz kenarında vakit öldürmek, her şeyden önce bu bayramların fazîlet ve sevabından mahrum kalmaktır. Bunu bir bayram kültürü gibi sunmak da yanlıştır.

Diğer taraftan bu bayramlar İslâm'ın vakar ve şahsiyetini, olgunluk ve yüceliğini gösteren müesseselerdir. Bu hakikati görmek için, Brezilya nın Rio karnavalları ile Avrupa'nın faşinglerini ve yılbaşı (Noel) bayramlarını, İslâm'ın bayramları ile karşılaştırmak yeterlidir. İslâmî bayramlar, arkasında tatlı hatıralar, yetim ve kimsesizlerle, fakirlerin mutluluk gözyaşlarını bırakırken; yukarıda saydığımız diğer milletlerin bayramları, arkalarında sadece, sefalet, içki kokusu, yollarda metrelerle ölçülen pislik ve çöp, hepsinden de vahşisi içki ve alkolün sebep olduğu nice ölüler ve namussuzluklar bırakmaktadır.

Bayram namazlarına gelince: Cuma namazı farz olan kimseye bayram namazı kılmak vaciptir. Sene de iki kez Bayram namazı kılarız. Bayram namazlarından sonra okunan hutbeler sünnettir, cuma hutbesi gibi farz değildir, cuma hutbesi namazdan önce, bayram hutbesi ise namazdan sonra okunur. Bayram namazları hicretin birinci yılında Medine de meşru kılınmıştır.

Bayram namazının vakti, güneşin doğduktan 45 dakika sonra ve zevâl vakti denilen güneşin tam tepeye dikilme zamanına kadar devam eder. Sanıldığı gibi dar bir süre değil bilakis uzun bir zaman dilimine sahiptir.

Bayram namazları ikişer rekattır. Cemaat şartı vardır. İmam okuduğu sureleri dışından = açıktan okur. Ezan ve kamet getirilmeksizin, imam iki rekat Ramazan veya Kurban Bayramı namazına diye; cemaat de aynen imam gibi, hangi bayram namazını kılıyorsa o bayram namazına niyet eder ve imama uyduğunu söyler. Şöyle ki: Niyet ettim Allah rızası için iki rekat Ramazan Bayramı namazını kılmaya, uydum imama der. İmam ve arkasından cemaat "Allâhü ekber" diyerek başlangıç tekbiri ni alır. Arkasından hep birlikte eller bağlanır ve gizlice "Sübhaneke" okunur. Sonra imam açıktan, cemaat sessizce arka arkaya üç tekbir alır. Her tekbirde eller kulak hizasına kadar kaldırılır ve arkasından aşağıya indirilir, her iki tekbir arasında da üç defa "sübhanallah" diyecek kadar durulur. Üçüncü tekbirin ardından eller bağlanır ve imam gizlice "eûzü besmele" çeker. Arkasından açıktan Fatiha ile bir sure okur veya en az Kur'an'dan üç ayet veya üç ayet miktarı bir ayet okur. Bunları okuduktan sonra hep beraber "Allahü ekber" diyerek rukûa gidilir. Normal namazdaki gibi rukû ve secdeler yapıldıktan sonra ayağa kalkılır ve eller bağlanır. Yine imam içinden gizlice besmele çeker. Açıktan Fatiha ve bir zammı sûre okuduktan sonra, tekrar "Allahü ekber" diyerek üç defa tekbir alınır. Her tekbirde, birinci rekatta olduğu gibi eller kaldırılır ve tekbir aralarında yine üç defa 'sübhanallah' diyecek kadar durulur. Tekbir aralarında eller bağlanmayıp aşağıya salıverilir. Dördüncü tekbiri de imam açıktan; cemaat gizli alarak, rukûa giderler. Normal bir namazdaki gibi, rukû' ve secdelerden sonra oturulur. "Ettehıyyatü.." "Allahümme salli ve Bârik" duaları ile "Rabbenâ âtina.." duaları okunduktan sonra iki tarafa selâm verilir.

Namaz bu şekilde tamamlandıktan sonra, hatip hutbeye çıkar ve oturmadan, hutbesine başlar. Bayram hutbelerine tekbir ile başlanır. Hatip Ramazan Bayramı hutbesinde, fıtır sadakasına dair; Kurban Bayramı hutbesinde ise kurban kesmenin adabına ve teşrik tekbirlerine dair bilgiler verir.

Kurban Bayramı namazını vaktinde kılmak için biraz acele etmek; Ramazan Bayramı'nda ise biraz tehir etmek sünnettir.

Kıymetli Okuyucularım, Ramazan Bayramının bütün âlemi İslam’a ve Akkuşlu hemşehrilerime bereket, bolluk ve refah getirmesini Yüce Allah’tan dilerim. En kalbi duygularımla Ramazan bayramınızı tebrik ederim.

Saygı ve Sevgilerimle
Mehmet Ali KURU m.alikuru19@gmail.com
11.10.2007 ÇORUM
 

Related Articles

2 YORUMLAR

  1. RAMAZAN BAYRAMI MI,ŞEKER BAYRAMI MI?
    Kavuştuk’ŞEKER BAYRAMI’na!
    çok pardon ya,şeker mi dedim,aslında ben Ramazan Bayramı demek istemiştim.
    Bu nasıl bir anlayış tarzı,ANLAMAK mümkün değil!
    Kur’an-ı Kerim`in tabiriyle göğü,yeri ve ikisi arasındakileride yaratan Allah bize öyle muhteşem bir ay vermiş(Ramazan)ve bu ayı da öyle muhteşem bir bayramla taçlandırmış ki biz onu ‘ŞEKER BAYRAMI’yapmışız!
    ne şekeri acaba bu!
    çay şekeri mi,akide şekeri mi,pudra şekeri mi yoksa Güllüoğlu Baklavacısı`ndan şekerpare mi?
    Düşünüyorumda nasıl ki,iki sinir hücresi arasındaki etkileşmeyi sağlayan kimyasal bir madde olan nörotransmitter’de meydana gelen eksilme veya artış,beynin kimyasal sıvı dengesini bozup,akli melekelerini tamamen yitirmiş psikotik boyuttaki psikiyatri hastalarına nasıl her gün bayram yaşatıyorsa,herhalde şeker fabrikalarında çalışan işçilerimiz de o fabrikalarda çalışmakla her gün bayram yaşıyordur.
    Benimkisi sadece bir paylaşımdı.
    Son olarak, bugün kutlayacağımız dini bayramlarımızdan Ramazan Bayramı’nızı ve yine bügün kutlayacağımız milli bayramlarımızdan 30 Ağustos Zafer Bayramı’nızı şimdiden tebrik eder,size ve biricik ailenize hayırlar getirmesini temenni ederim.
    Huzurda kalın,HOŞÇAKALIN.

  2. öğratmenim çok esaslı 1 konu seçmişsiniz hepimiz biliyoruz ki ramazan bayramına şeker bayramı denmemesi gerektiğini eğer dersek belki farkında olmadan büyük bir günah işleriz çünkü şeker bayramı hristiyanların bayramıdır hocam yazılarınız çok güzel başarılarınızın devamını dilerim

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
19AboneAbone Ol

Çok Okunanlar