SALIPAZARI SALMAN YOLUYLA KARAKUŞ
Son Kurban Bayramında epeydir niyetimiz olan bir hattan gelelim dedik memlekete..her zaman gittiğimiz Çarşamba-Terme-Ünye klasik ana hattının dışına çıkalım dedik. Malum bölge merkezi olan Samsun şehrinde tahminen, 7-8 bin Akkuş nüfusuna kayıtlı hemşehri insanımız var. Fakat bunların diyelim ki ¾ oranında çoğunluğu Salman kesimine (Salman, Kuzköy, etrafı köyleri ile kısmen Seferli vd.) aittir. Merkez kısmından olan az..merkez kısım daha çok Ünye’de (Birazda Niksar’da) yoğunlaşmış durumda..
Merkez kesimi-Salman kesimi ayrımı nedir? Bunu az çok biliyorsunuz..fakat bu başka bir yazının konusu olsun. Kastettiğimiz Salman kesimi köylerinin yaklaşık 25 yıldır kullandığı hat olan Salıpazarı-Salman yolundan Akkuş’a ulaşmayı niyet ettik. Evet, bu hat 25 sene civarında bir zaman öncesinde toprak-stabilize yol iken, az genişletilip tam stabilize hale getirilmesiyle bu taraf köylerimiz için (çoğunlukla iş-sağlık-okul imkanları açısından tercih ettikleri ve yerleştikleri Samsun tarafından ulaşım için) ana tercih olmuş..öncesinde ise bizler gibi Ünye-Niksar hattını kullanıyorlardı ki bu durum onlar için hem daha uzun hem de daha meşakkatli bir yolculuk ve de fazladan masraf demekti..yoksa İstanbul-Ankara yolu olarak yine çoğunlukla Salman-Akkuş üzerinden Niksar bağlantılı seyahat eden ilçemiz firmaları tercih edilmekte..
Gelelim yola..Salıpazarı’ndan hafif yağmurlu bir günde kapalı bir hava da çıktık yola. Salıpazarı malum olduğu üzere İlçemizin Batı tarafından komşusu olan Samsun’un küçük bir ilçesi. Çarşamba ve Terme ilçelerine ait Alanyaykın, Düzköy ve Bereket köylerinin birleşmesiyle 1973 yılında belediye olmuş, 1987-88 yıllarında da ilçe olmuştur. Salıpazarı ismini her hafta Salı günü ilçede kurulan pazardan almakta olan bu ilçe’ye Samsun’dan yola çıktığınızda Çarşamba ilçesine gelince, ilçe merkezinden geçerek tali bir ara yoldan 17 km. sonra ulaşıyorsunuz. Düz bir alanın daha doğrusu Çarşamba ovasının sona erdiği ve arkada dağların başladığı kuzey noktada hafif meyilli bir arazide kurulmuş. Tabii bu yolu daha önceden de birkaç geçtiğimiz üzere biliyorduk, ama buradan Salman’a ve Akkuşa hiç gelmemiştik. Yol önceleri iki ilçe arasında dar ve 2.sınıf bir asfalt yol iken bugün genişletilme hatta yer yer duble yol olarak iyi bir asfaltla kaplanarak burası için güzel bir yol olacak şekilde çalışmaları sürmekte..elbette bu durum sevindirici, zira yol tamamlandığında düz bir alanda olmasına karşın virajlı olan yapısı düzelecek ve geniş-kaliteli bir asfalt yapıya kavuşarak normal-güzel bir hızla konforlu sayılabilecek bir yolculuğa kavuşturacak gibi görünüm vermekte..Dolayısıyla bu yolu kullanan ve buralarda meskun insanlar dışında, Salman tarafı köylerimiz (ve kimbilir belki de ileride mümkün olabilecek Salıpazarı-Akkuş tali karayolu için) güzel ve kazançlı bir durum elbette.
Salıpazarı genel nüfus olarak köyleriyle 20 bin, fakat ilçe merkezi olarak yaklaşık 6 bin 500 kişinin yaşadığı küçük bir şehir..dolayısıyla bu bizi üzüyor, çünkü her geçen gün kan kaybeden kendi ilçe merkezimizin nüfusu artık 5 binin altına düşmüş vaziyette fakat diğer yandan köy (mahalle) nüfusu olarak 21 binin (halen) üstündeyiz. Salıpazarı ise belli bir nüfusu tutabilmiş, kendine göre hareketli , ve canlı görüntü veren, çok da aşırı göç vermeyen bir küçük şehir yada kasaba..sonuçta Akkuş gibi eski-tarihi bir ilçe olmamasına ve yine bizim gibi geçmişte ciddi bir kamu yatırımı olan Kereste Fabrikası gibi devlet tesisinden yoksun olmasına rağmen, her köyünde gerçekleşen ciddi bir Fındık tarımı yanında, Samsun genelinde meşhur olan Cevizi, Kestanesi ve Kestane Balı ile bir nebze hareketlilik ve gelişme imkanı yakalamış, kendini çevirebilen bir ekonomiye sahip bir ilçe. Bunun yanında ilçe merkezinde güzel Et ızgara yapan, hoş doğal mekânlarıyla da yöre ve il çevresinde hem isim yapmış hem de bir nebze insan çekebilen tarafını da unutmamak gerekir. Zaten ilçe merkezinde yukarılardan gelen iki derenin birleşmesiyle oluşan Terme Çayının oluşturduğu güzellik görmeye değer..fakat buraların estetiz edilmesi gerekiyor.
Ana ulaşımı Çarşamba’dan olan, bunun yanında Terme’den de daha dar ve 2.sınıf kalitesinde yer yer bozuk bir köy asfaltı yolla olan, ancak güneye-iç kesime doğru devamı olmayan- arkası dağlar olan bu ilçe bu kör nokta haliyle böyle ise, iç kesimlerle daha iyi bir yol üzerinden bağlantı kurulursa daha da gelişeceği açıktır. Peki bu bağlantı hangi ilçe ile olabilir? El-Cevap, tabii ki Akkuş’la..ve bu bağlantı onlar kadar bizim ilçe içinde yararlı olacaktır..olacaktır da tabii buradan yeni bir ana karayolu çıkar anlamı taşımaz.. zaten biraz da, var mı öyle bir durum diye yola düştük..
Buralarda Akkuş’u bilirler mi? El- Cevap; bilirler..bilirler, bir defa ulaşımını buradan sağlayan ve gelirinin bir kısmını Salıpazarı’na harcayarak ilçeye hatırı sayılı bir girdi sağlayan Salman tarafından dolayı bilirler..bilirler, özellikle Salıpazarı ve Terme’nin (bir miktar da Çarşamba’nın) yaşlıları o eski Yayla-Cenik gelip gitmelerinin zamanlarına yetiştiklerinden bizim buraları GAROOÇ diye (1954 öncesi eski ilçe ismimiz olan KARAKUŞ’dan bozma yöresel söyleniş olarak) bilirler. Peki nasıl bakarlar, derseniz..eskileri tabii eskiden okuma yazma az, garibanlık-fakirlik çok..biraz dağlı olarak görürlerdi (biraz da daha eski zamanlarda bir kısım köylerimizdeki Alevi-Bektaşi anlayışından ötürü bizim taraflara Kızılbaş falan derlermiş) amma ciddi-yanlı bir önyargıları yoktur denebilir. Tabii, şimdi ki nesil için bu geçerli değil diye düşünüyorum. Şimdi bence bütün ilişkileri ekonomi ve insanların kendilerini yetişmiş olarak ortaya koymaları-buna göre saygı görmeleri belirliyor, diye düşünüyorum.
Her neyse..Yol önce kısa bir asfalt sonrası stabilize hal alıyor, bir dere boyunca dar yollardan ilerliyoruz. Önce Yeşilköy, sonra Kızılot köyleri (yine köy dedik, buraları da yeni Büyükşehir düzenlemesi gereği Mahalle olmuş, ancak ben yine Köy diye yazıyorum) boyunca ilerliyoruz.Dere boyu manzara fena değil, fındık bahçeleri kıyısı boyunca çiseli serin ve kapalı bir hava..fakat artık dere (ismi neydi) üzerinden geçtiğimiz köprü sonrası artık halka ağzı ile rampaya vuruyoruz. Yollar artık düz olmadığı gibi virajlı, çok zaman dar hatta yer yer iki araba yan ayna zor geçecek bir halde ilerliyoruz. Üstelik birde yol hep çıkmıyor, iniyor, çıkıyor, viraj, rampa, dar, stablize..anlayacağınız yol almıyoruz adeta hafif ralli yapıyoruz. Altımız da ki 4×4 bir Jeep de değil..fakat tahmin ettiğimiz üzere bu yol, bu henüz yapımı yeni başlamış-bitmemiş haliyle.. altı alçak ve lüks arabalar için değil..! Bereket (ve şükür) arabamızın altı yüksek ve motoru güçlü bir dizel..
Şimdi aklınıza ne gelir? Yıllardır, Ünye-Akkuş-Niksar yolu için çok kötü bir yol diyenler var ya..bu yolu hele de yapılmamış olan eski kısımlarını bir kere ibret için görmeleri gerekir.!! Bizim Ünye-Niksar yolumuz, bu yolun yanında otoban denilse yeridir. Fakat, yolun hep de böyle kötü olmadığını da-yapılmakta olduğunu anlatacağız.
Allah için, Samsun Büyükşehir Belediyesi artık Büyükşehir sınırlarına giren köylerde ciddi çalışmalar sergiliyor. Zaten bizim gibi 2014’de değil, 2009’dan beri köylerde çalışmakta. Ve şu an bildiğim kadarıyla Samsun köyleri yollarının %85-90’ı asfalt. Fakat, burada asfalt yol çalışması yapılmıyor, bence daha güzelini yapıyor: BETON YOL.!! Evvelden beridir, 15 senedir Karadeniz bölgesinin iç yollarının kesinlikle BETON YOL olmasını savunuyorum. Çünkü, asfalt yol, yoğun yağmur ve kışın kar-buz ile çabuk deforme oluyor ve bir yıl içinde kullanılamaz hale geliyor.! Halbuki, beton yol ömürlük ve bizim yağışlı iklim şartlarına oldukça dayanıklı bir tercih..pahalı gibi duruyor, ancak düşünün her yıl asfalt atıyorsunuz bozuluyor, yine atıyorsunuz yine bozuluyor..ve siz fazla değil en çok 10 yıllık asfalt masrafı ile en az 20-30 yıl gidecek bir yol inşa etmiş olacaksınız..bu hiç de yabana atılacak bir tercih değil, ve bize lazım olan da bu..işte biliyoruz, taa 1970’lerin ve 80’lerin başında Akkuşumuz da merhum Belediye Başkanlarımızdan Bayali’nin attığı İstiklal caddemizde ki o beton yolumuz bize 30 yıldan fazla gitmişti..ve hatta şimdiki parke taş o beton yolun üzerine döşendiğini unutmayalım, yani halen kullanıyoruz.
Yola devam ediyoruz..artık yukarı-yüksek köylerin ilkinden geçiyoruz; Güzelvatan köyü..Yamaçlara adeta rastgele fındık bahçeleri içine serpilmiş dağınık klasik dağlık bölge köyleri..insan buralarda kendini bir nebze Trabzon-Giresun’un köylerinde hissediyor. Tabii ki sağda solda içeride başka köyleri de var Salıpazarı’nın, ancak hat boyunu saymaktayız..kimi yerde yol evlerin dibinden geçiyor..yol üstünde evlerinin önünde oturan veya yakınlarını köy minibüsüne uğurlayan insan manzaraları..kim bilir, İstanbul yada hangi büyük ve uzak şehre kimlerini uğurluyor bu insanlar..ne duygularla, ne hüzünlerle.! Bu arada yol yer yer beton kaplı artık. Fakat ilginç olan bu beton olan kısımlar çok güzel ama kısa, yani 100-150 metre sonra bitiyor, sonra 2-3 km. sonra tekrar beton yol..! Sanırım hem bir başlangıç yapmışlar ve sağlam olan zeminlerden bazı yerleri şimdiden ara ara yaparak, Çin seddinin başlangıcı gibi anlaşılan, sonradan bu kısımları birleştirecekler.
Ve devamla Esatçiftliği köyünden geçiyoruz. Bu köy sanki daha büyük ancak yine dağınık.! Burası teyzemlerden birinin eşi olan eniştemin köyü aynı zamanda..İlk defa görüyoruz. Yine yer yer beton yol ve bu arada havada açılacakmış gibi belirtiler..Ve ufak merkezi yerinden daha dik bir rampaya vurunca bir müddet sonra bulutlar hemen hemen tam olarak dağıldı ve köyün başına çıkınca durduk: karşımızda muhteşem bir manzara vardı, bulutlar aşağıda köyün ve vadinin üzerinde kalmış, biz onların üstündeyiz..tabii aşağıda uzayıp giden fındık bahçeleri ve yer yer mısır bahçeleri..ve devam ederken en güzel sürpriz; yol artık bundan sonra Salman sınırına kadar tamamen beton yol..! Tabi, artık gürgen ormanlarını bir nebze yol boyunca hissediyoruz. Birde yola tırtık verilmiş ki, bu kışları buzlu karlı havalar için çok doğru bir tedbir.!
Son Salıpazarı köyünün içinden geçiyoruz; Tahnal.! Bu köyün merkezi küçük bir kasabayı andırıyor, birkaç mağaza, dükkan, okul, cami ,evler..zamanında Ermeni nüfusununda meskun olduğu köylerden biriymiş, muhakkak 1915 Tehciri öncesinde olsa gerek..dile kolay, 100 yıl geçmiş, fakat ne kadar geçerse geçsin, geçmiş unutulmuyor işte! Az ileride manzara umumileşiyor, adeta bir platodayız..! Etrafa hakim bir noktada, çocuklarla bir mola daha veriyoruz, birkaç poz..zira fotoğraflık bir yer, etraf o muhteşem tabiat bir ilahi tablo gibi en yukarıda düzleşmiş, kıvrılmış, dalgalı dalgalı fakat düz bir satıh içinde hepsi..evler, köyler, fındık bahçeleri. Bereket, artık eskisi gibi fotoğraf makinesi taşıma zorunluluğumuz-zahmetimiz yok, elimizdeki cep telefonları birçok işi yaptığı gibi o vazifeyi de hallediyor..ee çağın nimeti ne de olsa!!
Ve artık memleket topraklarına ayakla değil ama altımızda araba tekeriyle basıyoruz, şükür! Salıpazarı-Samsun il sınırı bitiyor, bittiği yerde aşina olduğumuz bir Samsun B.B. tabelası, fakat kötü bir bitiş..! Kaliteli beton yol birden bitiyor, stabilize yola dönüşüyor. Ordu il sınırını oluşturan Akkuşumuzun bu uzak Salman tarafı köylerinde henüz bir yol çalışması gözükmüyor. Artık daha yavaş bir hızda ilerliyoruz, daha dikkatli..tabi tabiat da değişiyor, daha bir yayla karakteri kazanmaya başlıyor. Ancak yine çok yere Fındık dikilmiş, dikilmiş ama gittikçe geride ve aşağıda kalan Salıpazarı köyleri kadar gelişmiş bahçeler değil.! Değil ama yine de sonuçta çoğu yer Fındık bahçesi ve geçimi ağırlıkla Fındığa bağlı köylerimiz..aynı zamanda yayla köyleri olan : Ambargürgen, Dağyolu ve Çamalan vd…karşılarda başka köyler de gözüküyor ama kim bilir hangi köyler? Merkez tarafı olsa bilecem ama bu kesime aşina değiliz, çıkaramıyorum..
Ve nihayet bir yol ayrımında bocalıyoruz; nereye dönsek? İmdadımıza Ordu Büyükşehir Belediyesi tabelası yetişiyor..böylece bizim ilin B.Belediyesinin en azından tabelasını da nihayet görmüş bulunuyoruz, fakat henüz yol çalışması yok ortada. Ve berbat bir taşlı üçyol ağzındayız..burada altı alçak bir otomobiliniz varsa işiniz çok zor.! Devam ediyoruz, bir süre öyle devam ediyor, sonra stabilize..güzel fakat yine yol stabilize olmaktan çıkıyor, bildiğiniz toprak yol. Bazen ormanlardan geçiyoruz, bazen ıssız bir yerden, bazen bir köyün içinden, bazen güzel hoş armut ve elma bahçelerinden..derken işte karşıda Çaldere’den Akkuşun gözükmesi gibi bir yer bir kasaba belirtisi..işte burası Salman olsa gerek..! Ohh, güzel bir canlı haber bu..Evet, artık Salman’dayız. Burası ilçemizin yakın tarihte kapatılan beş beldesinden birisi fakat en büyüğü idi..Diğerleri daha çok az büyük köy havası taşırken burası resmen bir kasaba..fakat dağın başında yalnız bir kasaba! Rakım, Akkuş merkezden az daha düşük, 1100 falan. Yine de bir dağ başında ıssız bir yerde hissi veriyor insana..zaten bizim en önemli sıkıntımız bu..yakınlarımızda–yalnızlığımızı giderecek-küçük de olsun bir komşu yerleşim yok.! Akkuş içinde Salman içinde bu böyle maalesef. Daha önce yıllar önce bir kez geldiğim bu kasabada o vakit gördüğüm canlılıktan eser yok! Gerçi o vakit, Salmanın haftası (yani pazarı kurulduğu) gün gelmiştik, ancak bu cansızlıkta hayra alamet değil, acaba kasaba merkezinden Belediye teşkilatının kaldırılması sonrası burası da mı göç vermeye başladı ki?
Yine de Salman; hatırı sayılır miktar evlerin hatta apartmanların olduğu, bir miktar bakkal, dükkan, tamirci, lokanta, petrol istasyonu gibi küçük de olsa esnaf tabakanın bulunduğu, birer anaokulu, ilkokul, ortaokul ve Çok Programlı Lise’sinin olduğu yani bir çocuğun doğumundan Üniversiteye kadar eğitim ve öğretimini tamamlayabileceği Milli Eğitim Bakanlığı kurumlarının mevcut olduğu, sonra ciddi bir binası ve alanı sanırım da yeterli askeri olan bir Jandarma birliği tarafından güvenliği de sağlanmış küçük bir kasaba..yani burada kendinizi dağın başında da olsa Devlet idaresinin mevcut olduğu hem de çoğu ihtiyacınızı gideren bir kasabada olduğunuz hissettirerek sizi rahatlatıyor. Bu arada ilginç bir Camiside var, bir yamaçta inşa edilmiş ki yer hizasından girdiğiniz Camii’de Lavabolar Camiinin bir altında yer alıyor, zira alt katta aşhane var ve inişi içeriden ilginç..inerken bir binanın değil de yamacın aşağısına doğru indiğinizi hissediyorsunuz..ayrıca müezzin mahfilinin dört tarafında minyatür minareler de bu ilginçliği tamamlayan diğer noktalardı.
Ancak şu var ki; buradan böyle dağ başında bir kasabadan Belediye teşkilatının gitmesi hiçte iyi netice vermemişe benziyor. El hak, avam tabiriyle gıldırı gıcık, köyden bozma-abartma beldeler hazineye birer yük, siyasi birer oy avcılığı işgüzarlığıydı..fakat Salman için bu geçerli değil ve hatırladıkça buna ciddi üzüldük. İnşallah, Akkuş yada Büyükşehir Belediyesi buraya bir şube nevinden Belediye teşkilatı bırakmışlardır ve 10-15 kişi de olsa devam ediyordur diye ümit ediyorum. Her neyse..dağ başında buradan es kaza yolu düşen-geçen biri olduğunuzu düşünün, arabanızın yakıtı bitti, yada lastiğiniz patladı, açsınız..işte bu kasaba bu ihtiyaçlarınızın çoğunu giderecek donanıma sahip, bir mola ve ihtiyaç için imkanları yeterli dersem konuyu sanırım daha iyi anlatmış olurum.
Ve artık istikamet tam gaz ilçe merkezimiz, Akkuş.! Kasaba dışına çıkınca hava-gökyüzü daha bir muhteşem hal alıyor, masmavi bir gök, açık apaçık bir hava..artık nerdeyse iki saat olmuş ve yolculuğumuza başladığımız noktada ki hava şartlarını hatırlayınca ‘’Hey büyük Allah’ım’’ diyor insan. Fakat o da ne? Benim yıllar önce geldiğim yol bu olamaz! Artık orman içinden stabilize bir yoldan gitmiyoruz, yine ormanların içinden fakat geniş bir yol üstelik artık çok güzel bir asfalt yolda hızla evet hızla ilerliyoruz..yol o kadar güzel ki, alışkın olduğumuz virajlar 60-70 km. hızla ilerlememize imkan veriyor. Bu yolu duymuştuk ama bu kısmı da ilk defa görüyoruz. Tabii burada hemen eski (2004/2009 dönemi) Akkuş Belediye Başkanı Lütfi EFİL’i hatırlıyoruz. Salman’a tek gelişimde işte o eski orman yolundan gelmiştik ve sanırım 2 saatte geldiğimi hatırlıyorum..topu topu 26 km. bir yol idi, fakat yol o kadar kötü idi ki, bildiğiniz az sertleştirilmiş toprak bir yol idi, hatta bazı yerlerde iki araba karşılaşsa yan yana geçmesi mümkün değildi..ve bu yol sanırım daha çok eski kereste Fabrikamız için, ağaç kütükleri taşıyan kamyonlar için yapılmıştı. O yolda düşünün çok yerde saatte 30-40 km. hızla bile gidemiyordunuz..! İşte şimdi yeni yol adeta arabanın altında akıp gidiyor. Evet, bu yeni yol, bizce Lütfi EFİL’in bir eseri..eseri çünkü Mühendis Başkan bu yolun yeni hattını bizzat kendi çizmiş, hem yolu dere yoluna vererek kış şartlarından etkilenmesini epey önlediği gibi hem de kısaltmış 24.km ye düşmesini sağlamış..bir kez daha kendisini şükranla hatırlamamak mümkün değil.!
Yol güzel bir asfaltla kıvrılarak aşağılara doğru iniyor..ve Gürgen ormanlarından bir müddet için çıkıyoruz, işte ilk köy: Çamlıca. Adı gibi köyün girişinde uzayıp giden Çam ağaçları..ve güzel havanın eşliğinde yol yanında çalışan köylülere selam vererek yola devam ediyoruz. Yol dereye doğru indikçe hava hem ısınıyor hem de yol daha bir virajlaşıyor, hız düşürüyoruz. Demek ki bu noktada; iyi bir çalışma gerekiyor, yolun genişletilip asfaltlanması lazım. Ve artık sağımız solumuzda serpilmiş güzel evlerin dışında tabiat artık açılmış, orman örtüsü biraz tenhalaşmış ve meşe ağaçları egemen..arazi yer yer açık, bazı yerlerde kayalar bile gözüküyor. Artık Fındık bahçeleri göremiyoruz, bitti..Çünkü Sahil (Karadenizi gören ve yağışını direkt alan kıyı ve kıyıya yakın yamaç bölgeden) daha içeride ve dere vadileriyle yarılmış nemi azalmış-karasallaşmaya yüz tutmuş İç Karadeniz/Kuzey Anadolu kesimi burası..Akkuş merkez ise bu iki kesim arasında bir yayla konumundadır. Bu köylerde tarım; bazı sebze-meyveler ve ekin-mısır-fasülye..aslında bir Akkuş köyü klasiği bu:Ekin-Mısır-Fasülye..ha buna birde Patatesi eklersek tamamlamış olacağız sanırım.(Fakat, 38 köyümüzün yaklaşık 25’inde Fındık Tarımı yapıldığını da unutmayalım)
Geçtiğimiz hangi köyler? Sanırım, Ortabölme-Kemikgeriş ve Kuşçulu sınırlarından geçiyoruz. Ve meşhur Kadıköprüsü..! Demek ki Çukurköy’deyiz..bu köy, en sevdiğim köylerimizdendir. Bir vadinin karşılıklı iki yamacında iki ana mahalle diyebiliriz,.Tanıdıklarım var buralarda, hemen hemen bu köylerin hepsinden olduğu gibi..Çukurköy, eskiden domates-biber-patlıcan yetiştiren bir köy dersem sanırım rakımı anlaşılır..ayrıca çok güzel erik-armutta yetişiyor, ceviz de. Yani tam bir sebze-meyveci köy. Ve Akkuş merkezde sis-çise-soğuk falan olduğunda buralarda hava güllük gülistanlıktır. Eğer Kadıköprüsü’nden Akkuş istikametine değil de aşağıya doğru Meyvalı-Ceyhanlı gibi köylerimize yani güneye devam edecek olursak, daha da aşağı inmiş olacağız, daha sıcak bir iklim ve buna karşılık daha verimli topraklarla karşılaşacağız..ve oraların fasulyesi daha bir meşhur, hani bizim artık gittikçe simgemiz ve medar-ı iftiharımız olan Şeker cins Kuru fasulyemiz! Fakat, bu köylerimizin devamı Erbaa ilçesidir, yolumuz da orası değil.
Kadıköprüsü bu taraf köylerimiz için bir simgedir, tarifler buna göre verilir..’’Kadıköprüsünden aşağıya..yukarıya..Kadıköprüsünü geçince falan filan’’ Acaba adına türkü yakılmış mıdır, duymadım..artık iniş bitmiştir, çıkışa geçiyoruz, vur tekrar rampaya doğru! Fakat, yol güzel, virajlar fena değil ve asfalt. Bundan iyisi can sağlığı..ancak Salıpazarı tarafında olduğu gibi beton yada beton asfalt biraz daha masraflı fakat daha karlı ve ömürlük olurdu. Neyse..geçiyoruz, yollardan ama tek tük araba var Salmandan bu yana..daha doğrusu sanki Salıpazarı köylerinden bu yana diyelim. Oralarda kalabalık sayılmaz, nede olsa ana yol değil. Fakat, o kesimde canlı Fındık tarımı hem köylerde bir nebze insanı tutmuş, hem de dışarıda ciddi bir nüfusu olduğundan bayram, seyran dışında yazları özellikle Fındık hasatı döneminde geliyorlar, ve bu durum bu ara hattın canlı kalmasını sağlıyor. Bu kesimde ise, Fındık gibi ciddi geliri getirici bir ürün yetiştirilmediğinden, yazları belli dönemlerde gelmek dahi ciddi bir kesim için maddi külfet! Fakat, orada insanlar gelmeleri-kalmalarının masrafıyla birlikte kazançlarını da alıp gidiyorlar.
Devamla artık Çaldere Köyünün ilk mahallesine ulaşmış bulunuyoruz.. burası benim için önemli; Kayınpederimin mahallesi..fakat vakt-i zamanında 7-8 hanenin ve kendilerinin yaşadığı bu küçük mahallede şimdilerde tek bir ev var, insan yaşayan. Bu durum gösteriyor ki, Akkuş’tan ve emsali yerlerden kırsal göç ciddi boyutlarda..anlayın artık! Mahalleler sönmüş, köyler bitmiş..ve devamla Kemah köyünün aşağısından sonra Çaldere köyü mahallerinin altından-içinden geçip gidiyoruz..Güney, Serçek, Efilo, Menteşebaşı..farketmiyor yol: viraj, toz viraj..yol bozulmuş kısacası, asfalt kalkmış. Ve yolda el eden (otostop yapan) birini alıyoruz, tanıdığım emekli biri bu..selam-kelam’dan sonra bişeyler anlatıyor, fakat benim aklım bir zamanların koca Çaldere Köyü nasıl küçücük bir mahalleye dönüşmüş olmasında..Sade bir-iki mahallesinde bir avuç hane ve insan kalmış yaşayan..acı, dramatik fakat gerçek.
Ve eğer buradan geçerseniz, görmeden olmaz diyeceğimiz o hüzün ve huzur veren mabet.! Nihayet, Çaldere tarihi ahşap camii..o da ne? Camiinin yanındaki mezarlıkla arasından bir yol açılmış! Arabaya aldığımız adam da meğer onu anlatıyormuş, ilk etapta biz de kızıyoruz.! Yol yapılacak, açılacak başka bir yer kalmadı mı diye..Fakat, acele etmemek lazım, belki de mantıklı olan buydu. Sonra yolun, yolun karşı yamacında yer alan Çaldere’nin Akkuşun dibindeki güzel mahallesi Cüceyüzü’nü Tarihi Ahşap Camiine bağlamak için yapıldığını öğreniyoruz. Fakat, şikayet nedeniyle yarım bırakılmış, tabii burada önemli olan, acaba açılan yolun altında mezar kaldı mı? Eğer öyle ise, başka yakın hat bulunamaz mıydı? Yoksa proje akılcı, mantıklı..
Artık 2 km. yol kalmış, tıngır mıngır çıkıyoruz. Biliyorsunuz, Akkuşa gelmeden yoldan merkeze doğru yol kenarında sıralanmış ve aşağıya doğru tarlaları olan evler var..birçoğu tanıdığımız insanlar. Ve nihayet ilçe merkezi. Fakat ilk vardığımız yer olan sokağın yolunun iyileştirilmesi lazım.
Her neyse, yolculuk bitti, kervan menzile vardı. Şükrolsun..hava açık, az bulutlu, biraz sıcak. Herşey güzel, artık sıra boğazlar meselesini halletmede..ee acıktık, soluğu yılların markası Nur Lokantasında alıyoruz.
NETİCE:
1-Bu yol, ANA YOL olamaz, fakat pekâlâ güzel alternatif bir ARA-TALİ YOL olabilir. Akkuş-Salıpazarı Tali Karayolu OLUR. Bu yol tamamlandığında derhal Karayolları ağına alınmalıdır. Böylece düzenli bakımı yapılır. Ayrıca direkt Akkuş-SAMSUN Karayolu açılmış olur, böylece ilçemiz bölge merkezine alternatif bir hattan bağlanmış olur. Bu hattan Samsun-Akkuş 126 km.dir. Hâlbuki, Samsun-Çarşamba-Terme-Ünye-Akkuş klasik anayol hattı 146 km. dir. Bu ölçümler tarafımızdan bizatihi yapılmıştır.
2-Yol yapılmaktadır, özellikle Salıpazarı kısmını SAMSUN B.B.si ekipleri 3/1’ini tamamlamışlardır. Akkuş kısmında ise, Salıpazarı’nın sınırından Salmana kadar henüz bir çalışma yoktur. Bu kesimi ORDU B.B.si, SAMSUN’un yaptığı çalışmadan devamla BETON YOL olarak SALMANA kadar getirmelidir. Eğer böyle olursa hem bu BETON YOL projesi tamamlanacak, hem de uzun yıllar yağıştan zarar görmeyecek bir yola kavuşmuş olacağız. Biraz masrafa girecek Büyükşehir amma inanın değecektir. Bir daha Salmanın ötesine geçme zahmeti-külfetini de çekmek gerekmeyecektir, zira Ordu’ya çok uzak yerler buralar..
3-Yolun Salman’dan Kadıköprüsüne kadar olan kısmı ise ORDU Büyükşehir Belediyesi ekipleri gayet güzel asfaltlamışlar. Tebrik ediyoruz, lakin BETON olmasını tercih ederdi. Ancak böyle de güzel, aferin sizlere..Fakat, yolun yarısı duruyor, harap ve bozulmuş durumda..inanıyorum ki, seneye bu kısımda bitecektir, böylece Salman-Akkuş arası ortalama 50-70 km. hızla yol alınan bir yol olacaktır. Ve en büyük-bana göre TEK KASABAMIZ ile YOL problemi kalmayacak, Salman-Akkuş arası 30 Dakikaya düşecektir. Bu en çok nüfusumuzun olduğu kesimin merkezle yani kendi ilçeleri olan Akkuşla yol probleminin kalmaması demektir.
4-Bu yol merkez kesimin kullanacağı bir yol değil..fakat, bizim en çok nüfusumuz olan Saman kesimini (Seferli-Kuzköy dahil) ilçeye daha sıkı bağlayacaktır. Çünkü, her ne kadar Salıpazarı’na gitseler de, hareket yönleri orası olsa da RESMİ İŞLER, SAĞLIK, İstanbul-Ankara Otobüsleri-PAZAR olarak yine en yakın, en makul tercih AKKUŞ’tur. Dolayısı ile bu yolun bitmesi, hem Salman hem Akkuş için sayısız faydalar sağlıyor..ayrıca bu vesile ile Salman-Kuzköy ve Salman-Seferli arası yollarda genişletilmeli ve aynı şekilde asfaltlanmalıdır. Bu grup yollarının hepsi Salman-Akkuş yoluna bağlanmalıdır.
5-Bu yol aynı zamanda, hat üzerindeki merkez kesimi köylerin..Çamlıca’dan, Alan, Kemikgeriş, Ortabölme, Çukurköy, Kuşçulu, Ketendere, hatta (Kemah) Ormancık ve Çaldere’nin ulaşım problemini de çözecektir. BENİM TEKLİFİM, HAZIR YOL YAPILIYORKEN burada eğer KADIKÖPRÜÜSNDEN GÜNEYE DOĞRU BU YOLU AYNI ŞARTLARDA GENİŞLETİR VE ASFALTLARSAK bir taşla 2 KUŞ DAHA VURMUŞ OLURUZ, Şöyle ki;
**Hem az daha aşağıda olan MEYVALI-CEYHANLI-ÇAVDAR-KÜLEKÇİLİ Köylerimizin yollarını da yapmış oluruz,
**hem de buradan ERBAA SINIRINA KADAR –TOKAT İLİ İLE İRTİBATLI OLARAK- YOLU GENİŞLETİR VE ASFALTLARSAK..TOKAT İline de bu projemizi anlatır, benimsetirsek ileride sadece tahminen 17 km. bir yolun az genişletilip-asfaltlanmasını sağlarsa BÖYLECE AKKUŞ-ERBAA TALİ (ARA) KARAYOLU’nu da HİZMETE AÇMIŞ OLURUZ Kİ, KAYMAKLI KADAYIF OLUR..bu durumdan hem TOKAT-Erbaa hem de ORDU-Akkuş da faydalanmış olur. Bu Salman-Salıpazarı hattının getireceği bir nebze hareketlilik, bu taraftan gelecek olan (Erbaa köy-kasabalar) bir nebze hareketlilikle Akkuş gibi küçük bir yer için ÇOK ŞEY İFADE EDECEKTİR. AMMA BUNU İDRAK EDECEK KAFA, BAKIŞ LAZIM BİZE..Fakat unutmayalım ki, Demokrasi bir yerde HAKLARINI SAVUNMA-ARAMA-TALEP SİSTEMİ dir. Encümenleri Kamuoyunun hiç değilse, sitemizin-bu taraf köylerimizin zorlaması lazım..
Tabii bu durum, hemen olacak bir şey değildir. Fakat, Salıpazarı sınırından-Salman-Akkuş arası tamamlandığında ki, bu hızla 2 yılda tamamlanabilir..hemen 3.yılda bu projenin 2.ayağı olarak da aynı yolun 2.kısmından bu projeye başlanabilir. Fakat, şimdiden ORDU BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE MECLİSİNDE Akkuş Encümenleri KULİS yapmalı, toplantılarda bunu şimdiden dile getirmelidirler.
6-Eğer, bu düşüncelerimiz gerçekleşirse ki, bu seyahatimizde gördük, artık bir yerden başlanmış ve Samsun gibi büyük bir il, adım adım bizim tarafa hem de sağlam geliyor..demek ki ciddiye almak lazım. Bizce Akkuş ve Salıpazarı Kaymakamlıkları ve Belediye Başkanları bu konuyu düşünmeli, gündeme almalı ve birbirilerini karşılıklı ziyaret ederek, gündem oluşturmaları gerekir. Bu yol tamamlandığında derhal Karayolları ağına alınmalıdır. Böylece düzenli bakımı yapılır. Devamında Erbaa ilçesini de bu programa eklemek elzemdir.
Buradan duble ve büyük bir karayolu projesi beklemiyoruz. Ancak bu iki hat üzerinde onlarca köy, binlerce insan yaşıyor. Artık Türkiye’de ana karayolu ulaşımları büyük ölçüde halledilmiş durumda..üstelik bu hat öyle çok masraflı değil.! Ünye-Niksar hattı öncelikidir, zira ANA HATDIR, ancak KARAYOLLARININ GÖREVİDİR. Bu hatları ise iki büyükşehir halletmektedir, onlardan bekliyoruz. Tokat tarafından ise İl Özel İdaresinden..
Eğer yapılırsa hem hat üzerinde ki köylerin ulaşımı hallolacak, hem de Salıpazarı ilçesi arkası kör bir noktadan kurtulacak, iç kesimle bağlantı kuracak..hatta Erbaa hattı da yapılırsa Çarşamba-Terme-Salıpazarı için iç kesime ulaşan yeni-yakın bir hat elde edilecektir. Bu ileride düşünülen her türlü turizm yatırımına şimdiden bir altyapıdır. Salıpazarı hatta Çarşamba-Terme gibi büyük ilçeler Akkuş ve Niksar’a buradan ulaşmayı düşünecektir. Bu adım, büyük yerleşim yerleri için pek bir şey ifade etmeyebilir, ancak Akkuş gibi küçük ilçeler için çok şeydir..unutmayalım.!
Bahadır KAYIM