Bu yazıyı okuyupta gözleri yaşlanmayanlar ve boğazları kurmayanlar olabilir mi acaba?
SOL YANIM ACIYOR
Bedirhan GÖKÇE şöyle diyor bir şiirinde:
…Bir türlü söyleyememiştim ya acıyan yanımı anne Bak şimdi söylüyorum Şuram işte, Sol yanım çok acıyor anne. Hem de her gün acıyor anne her gün…
…Sen rüyama gelmeyince sol yanımın acısıyla uyanıyorum anne. >> Sol yanım acıyor anne. İşte tam şurası, Sol yanım çok acıyor anne. Seni çok özledim, Anne çook…
Zor olsa gerek anne özlemi çekmek. Onun şefkat dolu kucağında uyumak, saçlarının tellerini okşatmak, ninnilerini dinlemek… varken annesiz kalmak. Allah kimseye anne özlemi çektirmesin. Sizler sol yanının acıdığı yetmezmiş gibi birde baba hasreti çeken, sol yanının acıdığını söylemeye babası olmayan birini görseniz ne yapardınız? GÖKÇE’nin dediği gibi; Dantel örmesini, çamaşır yıkamasını, kurabiye – börek yapmasını bilmese de; elinden tutan, karnesini alıp eve baba! Karnem hep beş..! Diye bağırarak karnenizi gösterecek, canınız çikolata istediği zaman para isteyecek babanız olmazsa ne yapardınız?
Onlar dört kardeş. Bir kaç yıl önce kaybetmişler babalarını. Anneleri de nedendir bilinmez terk etmiş kendilerini. Abisi ve ablası öğrenim hayatlarını yatılı bir okulda devam ettiriyorlar. Iki ikiz kardeş sırt sırta vermişler bu yaşta başlamışlar hayatla mücadele etmeye. Ağız birliği etmişçesine “babamıza söz verdik. Okuyup öğretmen olacağız.” Diyorlar. En büyük destekçileri babaanneleri. Onların eve geldiklerinde başlarını okşayacak, yemeklerini hazırlayacak, çamaşırlarını yıkayacak, dertlerini anlatacak anneleri olmadığı gibi; sırtlarını dayacakları, sıkıştıklarında “babama söylerim ha” diyecekleri babaları da yok. Özel odaları da olmamış. Çocuk odası mı? Şöyle rahat yatabilecekleri bir yatakları olsa ona da razılar. Yine de gülümsüyorlar hayata. Belkide mutluluk oyunu oynuyorlar. Onlar X. X ve Y.X. Onlar bizim çocuklarımız, yarınlarımızı teslim edeceğimiz geleceğimiz. Ellerinden tutacak, yarınlara umutla bakmalarını sağlayacak, tutunacakları bir dal bulabilirlerse; vatanlarına okuyup yararlı birer fert olacaklar. Aksi takdirde… evet aksi takdirde düzenin çarkları arasında kaybolup gidecekler. Ondan sonra da diyeceğiz ki “bu hırsız, bu mafya, bu soyguncular nereden çıkıyor. Bunlar hiç mi aile terbiyesi almıyorlar.” Oysa hiç düşünmeyiz aile terbiyesi almak için bir aile olması gerektiğini. Ahkamlar keser, vatan kurtarırız akşamları televizyonun karşısındaki koltuğumuza oturup, diziler seyrederken. Hiç düşünmeyiz aylık sigaraya verdiğimiz paranın çeyreği ile mutlu edeceğimiz binlerce insan olduğunu. Bazen o kadar da ileri gideriz ki eleştiririz sürekli bir şeyler yapmak isteyenleri. Sormayız kendimize ben ne yaptım. Ne yapabilirim. Gurbette sılanın güzel resimlerine bakarak “Of ulan of! Şu benim memleketim gibi güzel bir yer var mı acaba ” diyerek özlem duyarız. Neden hiç düşünmeyiz sılayı terk etme sebebini. Orada kalanların durumlarının nasıl olduğunu. Yardıma ihtiyaçları olanlar varmıdır diye… Dernekler kurarız. Bir araya gelmek için. Derneğe üye olmadan sorarız; “bana ne faydası olacak” diye. Menfaat bekleriz. Vermeyi değil, almayı düşünürüz hep. Aklımıza gelmez sılada benden daha zor durumda olan var mı? Yardımcı olalım mı, bir kaç öğrencimize burs verelim diye. Sonra da eleştiririz. Bizim köyden okuyan çıkmıyor diye. Bilmeyiz ki çocuğunun okula gidip gelecek yol parasını dahi bulamayan hemşerilerimizin olduğunu.
X.X ve Y.X gibi onlarca çocuğumuz var uzanacak bir el bekleyen, anne – baba hasreti çeken. Bir el uzansa hayatları değişecek. Büyüdüklerinde ışık saçacaklar Güneş’in karanlığı aydınlattığı gibi cehle karşı. Veya hayatlarını devam ettirmek için başka arayışlar içerisine girecekler. Sonuçlarına da hepimiz katlanmak zorunda kalacağız…
Sedayi ALTUN
Akkuş İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü
Bir sonraki yazım:
“BU İKİ KÖYE DİKKAT”
sayın sube müdürümüz sedayi beye teşekkür ediyorum insanlara bir nebzede olsa vicdani degerleri hatırlattığı için.. herkes inansın ki özellikle koylerimizde maddi olanaksızlıklar ve ailevi sorunlar yüzünden okuyamayan ancak olanak saglandıgında cok iyi bır meslek sahıbı olabılecek kapasitede olan öğrenciler var..onlar birer kalebek ellerinden tutuldugunda uçmaya hayatlarını kazanmak için havalanmaya hazır bırer kelebekler.onları hor görmesin kimse üzeri kir olan bir öğrenci gördüklerinde kimse onları küçük düşürmesin belkıde ımkansızdırlar bunu dusunsunler ve onlar için ne yapabileceklerini düşünsünler..