"Biz Kitap'ta hiç bir şeyi noksan bırakmadık"
KURAN DIŞINDAKİ YOLLARA BAŞVURMAK
Yüce Rabbimiz, insanlığın var oluşundan bu yana, kullarına doğru yolu göstermek için kutsal kitaplar ve kitapları açıklayan peygamberler göndermiştir. Kişi ancak o kitabı okursa zannetmekten kurtulup kesin bilgiye ulaşabilir, güzel ahlakın nasıl olacağını anlayıp sahip olduğu kötü ahlaktan uzaklaşabilir ve hakikati kavrayabilir. Allah'ın bize gönderdiği hidayet rehberi olan kitap ise Kuranı Kerim'dir.
Kuran, Allah tarafından gönderilen son kitaptır, kıyamete kadar geçerlidir ve Allah tarafından korunacağı garanti edilmiştir. Buna içtenlikle inanan müminler, içeriğinden şüphe duymadıkları bu kitaba gönül huzuru ile tabi olurlar. Bu, Allah'ın rahmetinin bir tecellisidir. Bu büyük nimet olmasa, Allah'a inanan ama ne yapacağını tam bilemeyen müminler, değişik görüşler arasında bocalayıp manevi sıkıntılar ve şüpheler içinde kalacaklardı.
"Biz Kitabı sana, herşeyin açıklayıcısı, Müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik." (Nahl Suresi, 89)
Kainatı, insanı, var olan tüm kanunları yaratan Allah'ın indirdiği kitabı okumayan insan doğru yolu net göremez. Hayata dair yorumlarını, kendisi farkında olmasa bile nefsinin bencil istek ve tutkularından etkilenerek yapar. Çoğu insan her konuda kendince farklı fikirleri mantıklı görür ve kendince zanlara kapılır. Böylece Allah'ın tek ve bir olan dini yerine insan sayısı kadar din ortaya çıkar. Kuran'ı okumayanların, yalnız zanlar üzerine kurulu bir dünyası olduğu şu ayette bildirilmektedir:
Onlardan bir kısmı ümmidir. KİTABI BİLMEZLER; (BİLDİKLERİ) BİR SÜRÜ ASILSIZ ŞEYDEN BAŞKASI DEĞİLDİR VE YALNIZCA ZANNEDERLER. (Bakara Suresi, 79)
Kuran, Allah'a gönülden bağlananlar ve indirdiği kitaba şüphesiz inananlar için bir hidayet ve şifa kaynağıdır. Mümin, Kuran'ı okudukça aklına takılan sorulara cevap bulur, anlamadığı noktalar bir bir açılır. Zihnindeki bulanıklık ve şüpheler ortadan kalkar. Kaderi öğrenerek omzundaki ağır yükten ve ruhundaki sıkıntılardan kurtulur.
Kuran'a tabi olan bir mümin, dünyanın yaratılış amacını, ahiret hayatını ve nasıl davranırsa doğru olanı yapacağını öğrenir. Şeytanı ve nefsini tanır, onlardan sakınmayı öğrenir. Hepsinin bir sonucu olarak da ruhen ferahlar, manevi bir şifa bulmuş olur. Çünkü Allah insanları, yalnız Kendi koyduğu kurallara uygun yaşarlarsa mutlu ve huzurlu olabilecekleri biçimde yaratmıştır. İslam fıtratı yaşanmadan ruhen tam ve kalıcı bir huzur yakalanamaz.
"Bu bir kitaptır ki, Rabbinin izniyle insanları karanlıklardan nura, O güçlü ve övgüye layık olanın yoluna çıkarman için sana indirilmiştir" (İbrahim Suresi, 1)
Kuran’da yalnızca belli konuların olduğu, gerekli birçok konunun Kuran'da yer almadığı düşüncesi ise tamamen yanılgıdır. Kuran eksiksiz ve yeterlidir. Gerekli bilgiler, gerektiği kadar anlatılmıştır. İnsanın aklına gelebilecek tüm soruların cevabı Kuran'da mevcuttur. Bu gerçek Furkan Suresi 33. ayette "Onların sana getirdikleri hiçbir örnek yoktur ki, Biz (ona karşı) sana hakkı ve en güzel açıklama tarzını getirmiş olmayalım." ve Enam Suresi 38. ayette "Biz Kitap'ta hiç bir şeyi noksan bırakmadık" denilerek belirtilmiştir.
Samimi iman eden bir mümin, Kuran'ı okur ve anlar. Kuran'ın anlaşılamaz olduğunu söyleyenler, insanları Kuran'dan uzaklaştırma gayreti içindedirler. Çünkü pek çok ayette Kuran 'apaçık' olarak nitelenmektedir. Allah insanların anlayabilmesi için Kuran'ı kolaylaştırdığını (Meryem Suresi, 97), ayetleri çeşitli biçimlerde açıkladığını bildirmektedir (Enam Suresi, 65).
Allah rahmetiyle her şeyi açıklamış ve dinini kolaylaştırmıştır. Bize düşen okumak, üzerinde tefekkür edip anlamak ve samimi olup anladığımızı yaşamaktır. Ancak kolay olanı bırakıp zoru tercih eden pek çok insan, Kuran'ı ön planda tutmamakta, yol gösterici olarak başka merciiler aramaktadır. Bunun sonucu olarak da hakikati tam kavrayamamakta, huzuru ve mutluluğu bulamamaktadır. Gerçekleri kesin bilgiyle bilmek, doğru yolu öğrenmek isteyen için Kuran'a yönelmek dışında yol yoktur.
Mine ÇAKIR