22 Aralık 2024 Paz

Kendini Kandıran Adam

Ben yazılarda sihirli formüller veremem, ben yazılarla umut da vaad edemem, hatta bazen katıksız arpa ekmeği ekşiliğinde okunması da zor ve anlamsız yazılar olurlar. Önemi olmasa da, değerli olmasa da kelimeler dizisini kâğıda döküyorum ve gönüllü olarak da kendi kendimi kandırmaya devam edeceğim.

KENDİNİ KANDIRAN ADAM

Yazılar yazdığımı sanıyorum. Bir çok konu ve bir çok yazı yazmaya çalışıyorum; her ne kadar edebi kurallara uymasa da adına yazı diyoruz. Bu yazıların ne kadar önemi olur veya etkisi olabilir ki? Ne kimsenin fikrini ne de hayatını değiştirebilecek sihirli formüller verebilir miyiz yazılarımızda?

Hayal dünyalarında gençlik travmaları oluşan ve aşktan mecnuna dönmüş delikanlının toy duygularına tercüman olabilir veya ona çare olabilir mi yazdıklarımız?  Bir umut vaad eder mi yazılarımız?  Bazen bir aşk mektubu veya yüreğimize saplanan hançer acısı olan yazılar buluruz da keser saklarız ve bizim anlatamadıklarımızı anlatır sevgiliye bizim adımıza.  Biz, okudukça sevgilinin de okuduğunu veya anladığını düşünürüz safça. Böyle bir hayal dünyası oluşturacak kadar değer taşır mı acaba?

Bazı yazılarımız da öfke ve hırs doludur. Sanki bir silah gibidir.   Göremediğimiz veya ulaşamadığımız muhatabımıza kalemin namlusunu doğrulturuz ve harflerden oluşan kelime dizelerini kara kurşunlar gibi atarız zevkle.  Bazı kalpleri delip geçer ve onmaz yaralar açar ama aldırmayız pek buna.

Aslında kendimi ne zaman kandırmaya başladığımı da bilmiyorum. Kararsız ve çelişkiler içinde dolanıp durdum. İnsanları kırmamak adına kendimi romantizm dünyasının masum bahçesinde gezinirken buldum. İyi de etmişim. İnsan egolarının çarpıştığı meydan savaşından kazançlı çıkanı görmedim hiçbir zaman. Ama bu bahçe, herkesin ortak duygularının kol kola gezindiği, kibir ve riyadan uzak masumiyetin buluşma yeridir. Bu hayal bahçesinde dinlenirken, işte öylesine bir yazılar örgüsü içinde yazar dururum, daha doğrusu yazdığımı sanırım.

Benim yazdıklarımla bir gurbetçinin yüreğine kramp girmemişse yazılmamış demektir bu yazı. Bir genç adam aşkı ve sevdasını bu yazılarda bulup, tuzlu gözyaşının tadını dilinde hissetmiyorsa boşa yazılmıştır bu yazı.  Eğer sıladan meltemlerin getirdiği hasret kokularını duyuramıyorsa değersizdir bu yazı.  Ya hoş bir gülümseme ya hoş bir ürperiş oluşmuyorsa okuyucuda yan yana dizilmiş harflerdir sadece bu yazı.

Bütün bunlarla birlikte, yazmayı bilmediğimi bilmeme rağmen susmadım, durmadım yazdım. Yan yana kelimeleri dizdim anlamlı anlamsız. Aslında yazı yazdıkça bir müddet sonra yazı yazanı yazarmış ama ben hep empati yaparak yazmaya çalıştım. Kâh Argan oldum, kâh Tifi, kâh aşluda ırmak oldum, kâh çekiç obası sırtlarında orman, ya estiğimi sandım ılık yellerle dumantepe yaylasında, ya aktığımı sandım derin kuytu orman içlerindeki soğuk pınarlarla

Baharda ilk duyulan guguk sesi ben oldum yankı yankı yeşillikler arasında. Sizler tabiatı dinlermisiniz hiç? Bir derenin şırıltıları arasından süzerek yüzlerce sesi ayrıştırmaya çalıştınız mı? Doğadan yankılanan her sesle bütünleştim zaman-zaman.

Ben, gezginliğin, gurbetçiliğin, uzaklık duygusunun heyecanını taşıdım içimde hep. Kime, neye, nereye uzaklık?..  Erenlerin sessizliğinden sessizlik yerleştirmeye çalışıyorum içimdeki raflarda bir yerlere. İçimde derin bir yolculuk yapıyorum ki sonu yok. Kendimde derinleştikçe bir huzur dalgası da benliğimi sarıyor. Ve hayallere dalıyorsak sebebi var mutlaka. Bir direnç, bir dayanak oluyor bu hayaller ve umut oluyor geleceğe.  Hangi birimiz hayalimizden destek almıyoruz sorarım size.

Bazen bir özlem duygusu gelip oturur insanın gırtlağına yumruk gibi oturarak.  Bazen çocuklar gibi gizli gizli ağlarız gecelerin derin karanlıklarına bakarak. Kimseler bilmez içimizdeki fırtınaları, tayfunları. Sizler kolay mı sanırsınız özlemleri, yaşanmamışlıkları ve yaşanamamışlıkları?  Hangi birimizin içinde kasırgalar olmadı ki? Hangimiz,  gecelerin koynunda ahlarla-oflarla gözyaşı dökmedi söyleyebilir misiniz? Eğer ağlamayı bilmiyorsanız siz talihsiz bir insansınız. Ağlamak ne kadar tatlı bir duygudur bilemez misiniz. Yılların hasretinin bittiği yerde de, yıllar sürecek ayrılığın başladığı yerde de ağlamak vardır. En kalbi sevinç ve heyecanda da, en derin acı ve üzüntüde de ağlamak yok mudur? Ağlamak, gönülde oluşan tsunamilerin göz çukurlarından taşmasıdır.

Ve ben hep kendimi kandırdım, Her gurbetçi gibi… “Bitecek gülüm!” dedim; sınır çizdim kendime ama o sınır her adımda bir adım geri kaçtı hep.  Biliyorum ki, her gurbetçinin sıla hasretiyle yangındadır yüreği. Avrupa, Amerika, zengin veya işsiz fark etmez özlem aynıdır. Hisler aynıdır. Onun için dedim ki , “ben duygusal dünyayı seçtim” . Herkesin yönü tek, özü tek, fikri tek hatta gönüller tektir orada. Yön sılaya dönük, öz dosta yanıktır hep.

Her zaman diyorum ya benim aklım saat yönünün tersine işliyor diye. Bir türlü durdurmayı başaramadım bu işleyişi. Yazdığım bu anlamsız yazılarda da tersine bir işleyiş sürüp gidiyor.  Bu benimle ilgili değil, benim istemim dışında oluşmakta. Herkese bir rol verildiği gibi bu kaftan da bana biçilmiş işte…

Ben yazılarda sihirli formüller veremem, ben yazılarla umut da vaad edemem, hatta bazen katıksız arpa ekmeği ekşiliğinde okunması da zor ve anlamsız yazılar olurlar.  Önemi olmasa da, değerli olmasa da kelimeler dizisini kâğıda döküyorum ve gönüllü olarak da kendi kendimi kandırmaya devam edeceğim.

VEYSEL ŞENSOY

08.05.2008 QATAR

Related Articles

4 YORUMLAR

  1. Metin Ve Sadun Yeğenlerim yorumlarınıza teşekkür ed
    yorum.

    M.Ali Hocam doğru diyorsunuz ve güzel anlatıyorsunuz. Teşhisler yerinde. İnsanlar hakikaten garip tavır ve davranışlarla şaşırtıyor beni. Acaba diyorum bazen, ben yanlış çağda mı dünyaya geldim yoksa her çağ böylemiydi? Biliyorum ki insan her zaman doyumsuz, muhteris, fesat ve haset içinde olmuş ve olacakta. Ben egolarımı yenmiş ve bencillik duygularını zincire vurmuş bir insanım. Öz eleştiri yapar ve hep hatayı kendi fiiliyatlarımda bulurum. Ayrıca yazılarınızı da zevkle okuyor ve faydalanıyorum. Yorumlarınız ve teşvikleriniz i.in teşekkür ederim. Yakından tanışmak ve bilişmek dileğimle bilmukabale saygı ve selamlarımı iletiyorum.

    Veysel Şensoy Qatar

  2. Sevgili Kardeşim Veysel Beye,
    Yazılarınzı takip ettiğim kadarıyla çok seviyeli ve titiz bir çalışmanın içinde olduğunuzu biliyorum.
    Siz duyarlı bir insansınız. Bu alanda karamsarlığa hiç yer olmadığı gibi ümitsizliğe de yer yoktur. Hatırlarsanız bendeniz ” Ah Şu İnsanlar” başlıklı yazımda sizinde bahsetmeye çalıştığınız bazı tahlillere yer vermiştim. Şöyle ki: “Uğradıkları başarısızlıklar nedeniyle koşulları, şansı, başkalarını suçlarlar. Kendileri asla hatalı, yanlış ve haksız değildirler. Kendi dertlerini abartır başkasının dertlerini küçümserler. Herkese her şeye lanet okurlar.
    Kurnazdır bazısı. Hayatın anlamını haz avcılığından ibaret sanmanın aldanmasını yaşayıp dururlar. Alıngan, kuşkucu, eleştiriye aşırı duyarlı insanlar çıkar bazen karşına. Hastalık derecesindeki titizlikleriyle sıkarlar seni. Mükemmele ulaşma saplantıları yüzünden iyiyi de yapamaz, sana da yaptırmazlar çoğu kez. Yanlarında nasıl davranacağını bilemezsin.
    Kimi acımaya kalkar sana, kimi öğüt vermeye, kimi sömürmeye, hep saygısızlığa, bir haksızlığa uğramışlığın sızısını yaşatırlar. Birlikte bir şeyler yapamazsınız. İrili ufaklı çıkar çatışmaları baş gösterir hemencecik. Uzlaşamazsınız, anlaşamazsınız. Tartışmalar, yarışmalar kavgaya döner. İş ve gönül ortaklıkları kısa sürede bozulur. Herkes kendi kısa vadeli , sabırsız ve aç gözlülüğün rüzgarına kaptırmıştır kendini. Önce ben, önce bana,daha çok bana demekte,ortalık çirkin uyumsuzluk eserleri ile dolmaktadır.”
    Sizin deyiminizle: “İnsan egolarının çarpıştığı meydan savaşından kazançlı çıkmanızı ve bu bahçede kimsenin gönlünü kırmadan” yolunuza devam etmenizi dilerim. Güzel bir çalışma olmuş kaleminize ve dilinize sağlık.
    Sonraki yazılarda buluşmak dileğiyle saygı ve selamlarımı iletirim.
    Mehmet Ali KURU
    ÇORUM

  3. Veysel bey nekadar guzel acik ve net sekilde anlatmissiniz Gurbetci ozlemini zenginide fakiride ayni duygulari paylasir diye bunuda gurbetcilik ceken TURKIYE ozlemiyle yanip tutusan kisiler daha iyi anliyor.Agziniza saglik saygilar sevgiler

  4. Evet Amca Kendini kandıran Adam adam değildir ki sen zaten olayı anlatmışsın bizlerede okumak ve ahmaklık yapmadan ibr anlam çıkarmak kalıyor. yazılarından dolayı eline ve diline sağlık kutlarım…. saygılarımla…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
19AboneAbone Ol

Çok Okunanlar