Gerçek şu ki gözler kör olmaz; ancak göğüslerdeki kalpler kör olur.
HESAPLAŞMA
İnsan ceninde ilk hayat belirtileri kalbin atışıyla belli olur. İnsan, hayatını önce kalbinde yaşar. Kalp insanın komuta merkezidir. Ve kalbin gözleri vücudun gözlerinden daha iyi görür. Kutsal kitabımız Kur’an-ı kerim; mal ve evlatların fayda vermediği günde ancak selim kalbin fayda vereceğini açıklar. (Şu’ara Suresi,88–89. ayet) "Gerçek şu ki gözler kör olmaz; ancak göğüslerdeki kalpler kör olur." (Hac suresi,46. ayet) ayetiyle de kalbin, diğer adıyla yüreğin bizim için ne kadar önemli olduğu anlatılır. Sahip olduğumuz en önemli uzvumuz, yüreğimizle yüzleşmeye yüreğimiz yetiyor mu dersiniz? Allah Rasulü bir hadislerinde: “ Hesaba çekilmeden önce, kendinizi hesaba çekiniz.” diye buyurmuşlar.
Ya "Şeriattan bir taş düşerse müritlerimin tüm virtleri düşer" diyen kâmil mürşitlerin yerini alıp, insanların akıl ve duyularını iptal ederek yüreklerini zindana çevirenler; inancı, psikolojik tatminler sağlayan ritüellere hapsederek hayattan koparanlar bu yüzleşmeye hazır mı? Nefsini değiştirmeden, kendini düzeltmeden, toplumu değiştirmeye kalkanlar; iç dünyalarındaki putları bırakıp dışarıdaki putlara yumruk sallayan şovanistler, eylem adamı olduklarını söyleyip amel adamı olmayı bir tarafa bırakanlar bu yüzleşmeyi nasıl göze alacaklar?
Geleneksel Müslümanlığıyla hayatı sürdürmeyi kâr görüp, dini yaşamayı ve ibadetleri yapmayı belli aya, haftaya, hatta belli gecelere indirgeyenler; bir mevlitle, bir hatimle her şeyi hallettiklerini düşünenler; dini, ticaretine, aile hayatına vs. karıştırmak istemeyenler; içinde hak bulunan batıl olarak tanımlanan şirk kavramını kavrayamayıp, hakiki tevhit inancına ulaşma gayretinde olmayanlar; İslam’ın hayranı değil, İslam’ın insanı olma peşinde koşmayanlar; kişi, grup, cemaat, parti çıkarlarını İslam’ın önüne geçirenler bu yüzleşmeye ne zaman vakit bulacaklar?
Ya inanmadıkları halde inandıklarını söyleyerek kendilerini ve insanları kandıranlar; dini sadece vicdanlara hapsedip tuzu kuru, Protestanlaştırılmış bir İslam arzulayanlar; din ve dindarlarla ilgili en ufak bir meseleye mal bulmuş mağripli misali saldırıp yalanlarla, iftiralarla çürük ideolojilerine güya payanda arayanlar; bir ışık yakmadıkları gibi yakılan ışıklardan rahatsızlık duyanlar; insanlardaki merhamet duygularını katledenler; katılaşmış kalpleriyle yüzleşemeyeceklerinden hiç olmazsa bir vicdan muhasebesi yapamayacaklar mı?
Önce yüreklerimizde tutsak olduk biz. Hissizliğimizin, duygusuzluğumuzun, etkisizliğimizin, sevgisizliğimizin gerçek sebebi işte burada. Her bahar havaya, suya, toprağa düşen cemreler bir türlü yüreklere düşemiyor maalesef. Kalplerin yumuşama zamanı gelmedi mi?