Akkuşlu gençlere; idareciler “
İnsan genel olarak iki türlüdür. Birinci grup, genel anlamda iyi şartlarda doğar, büyür, gelişir ve ölür. İkinci grup ise, genel anlamda kötü şartlarda doğar, küçülür, gelişemez ve ölür. Ortak payda ise doğum ve ölümdür. Bunlar da ilahi takdirdir.
Ben iyi şartlarda doğan, büyüyen ve gelişmeye çalışan genç bir bayanım. Devam eden eğitim hayatım boyunca olsun, katıldığım seminerler, konferanslar da olsun insanı insanca yaşatan temel olgulardan birinin iyi bir idare sistemi ve iyi bir yönetici olduğu anlatıldı. Ne yazık ki şimdi anlatacaklarım yıllardır bizlere öğretilenleri çürüten gerçekler…
Bir hikâye anlatmayacağım, yaşanılan gerçeğin ta kendisi.
Yazımın başında bahsettiğim kötü şartlarsa hayata merhaba diyen bir kız çocuğu düşünün… Karadeniz’in yemyeşil ilçelerinden biri olan Akkuş’ta doğmuştur. Minicik elleri ile soğuğa meydan okumuş, soba yakmayı öğrenmiştir. Her şeye rağmen büyümeye çalışır. Sosyal aktivite olarak her cumartesi, pazara gider. Maddi imkânlar malum… İlkokul biter, lise yıllarına gelir. Ailesi bu kadar okumanın kâfi olduğunu düşünür ama Mukadder okumak ister.
Yaş 17 olmuştur. Sinema, tiyatro, konser, bowling bunları hiç tatmamıştır. Dedik ya aynı sosyal aktivite devam eder her cumartesi, pazara gidilir. Lise biter, artık üniversiteli genç bir kız olmak ister Mukadder. Ailesi buna razı olmaz. Ne öğretmenler ne Mukadder ikna edemezler. Ailesinin gerekçesi çoktur ama ilk gerekçe çocuklarını ilçe dışında göndermek istemezler. İlçelerinde üniversite yoktur ve bu yüzden bütün hayaller burada son bulur. O sene Mukadder’i evlendirirler.
Aynı adı gibi bir yaşamı olan Mukadder, kaderine razı olur. İlçesinde doktor, mühendis, öğretmen olarak görev alacak nice Mukadder’ler yok oldular. Küçücük yüreklerinde kocaman okuma aşkı taşıyan koca yürekli çocuklar…
Şimdi yıl 2012. Hala aynı düşüncede olan insanlar var mı diye soruyorsunuzdur. Hala çocuklarını şehir dışına okumaya gönderemeyen nice aileler var inanın. Haksız da sayılmazlar. Teknolojik gelişmelerde üst sınırda bir millet olmaya aday olsak da gitgide kendini kaybeden bir gençlik var. Ülkenin dört bir yanında terör olayları sürüp giderken, her gün gazetelerde tecavüz olaylarını dinlerken ya da akıl almaz katliamlara şahit olurken aileler nasıl göndersin yavrularını hiç düşündünüz mü? Tüm bunlara rağmen Akkuşlu ailelerin bir çokları elbette çocuklarını zorda olsa okutuyorlar. Ya okuma fırsatını imkansızlıklardan dolayı bulamayanlar ne yapacaklar.
Madem idarecilerimiz; artık köyden şehre değil, şehirden köye yaşamı öngörüyorlar. Küçük kentlere, ilçelere Toki
Bu kadar YETER. Başka Mukadder’lerin yaşamını mahvetmeye hiç birimizin hakkı yok.
Bu işte bir tezatlık var ben çözemedim.
Akkuşlu genç kızlara ve erkeklere; İdareciler “
Zeynep ÇAM