22 Aralık 2024 Paz

Görevimiz Başarmak

Kimi zekâ ve yeteneğini, kimi bilgisini, kimi emeğini, kimi malını cömertçe koymalı hizmet için. İşte o zaman başarı zaten kendiliğinden gelecektir. Zorda olsa görevimiz başarmaktır. Başka çıkış yolumuz yoktur.       

 

 

GÖREVİMİZ BAŞARMAK
 
Sevgili okuyucularım, iki binli yıllardan sonra Akkuş ilçemiz ve sorunları hep benim gündemimde oldu. Ne yapmak lazım geldiğini her platformda, sorulması gereken herkese sorup cevaplarını bulmaya çalışmışımdır. Akkuş internet sitemizden de takip etmişsinizdir. İlçemizin ve yöremizin gündeminde ne varsa benim gündemimde de onlar olmuştur. Hemşerilerim hizmetlerin ya hiç gelmediğinden veya çok geç geldiğinden şikâyetçiydiler.
 
Bazen düşünüyorum da; “Hizmetlerin hiç gelmemesi mi, geç gelmesi mi” diye? Bu ikilem beni kahrediyor. Gurbette bir Akkuşlu hemşeriniz olarak yöremin ve ilçenin sorunlarının çözümü için neler yapabiliriz diye bir beyin fırtınası yaptım.    Biz Akkuşlular olarak başarmayacağımız bir sorun olmadığı tespit ettim. Yeter ki görevimizi başarıyla yerine getirelim. Sorunları çözeceğimize inanalım. Bu iş nasıl olacak diyorsunuz? İşte cevabım:
 
        Günümüz dünyasında, takım ruhu sergilenmeyen yerde, oyuncular çok iyi olsalar bile başarı beklenilmesi mümkün değildir. Her alanda başarı gösterenlerin uyumlu bir ekibe sahip olduklarını görürüz. Tıpkı, orkestradaki uyumun güzellik olarak kulaklara yansıması gibi, kendi görevini iyi yapan fertlerden oluşan ekibin başarısı da hemen gözlere yansıyacaktır. Yani yöneten şef ekibini, ekip şefini bulmalıdır. Böylesi bir ekipte liyakate dayalı liderlik, vizyon, sorumluluk, duyarlılık paylaşılır, iletişim ve enformasyon akımı kolaylaştırılırsa başarı gelir. Tabi oluşturulan ekibin amaç ve hedefleri bir olmalı, varlık nedeni herkesçe kabul görmelidir. Oluşturulan orkestrada herkes kendi kafasına göre hareket edebilir mi?  İnsanlara fikirlerini, yaratıcı düşüncelerini ya da kendilerine has çözümlerini sunma olanağı tanıma ile her kafadan bir ses çıkmama dengesi iyi ayarlanmış olmalıdır.

         Oluşturulan organizasyonların günün şartlarına göre nitelik ve nicelik yönünden yeniden gözden geçirilmesi, geliştirilmesi gerekir. Dar gelen bir elbiseyi giymeye inat etmek sahibine bir şey kazandırmaz. Hem elbise sökülür, hem de sahibi başkaları tarafından ayıplanır. Organizasyonlara gruptaki her türlü değişmeyi kucaklayacak bir şekil verilmelidir. Grubun istenilen başarıları sunamaması durumunda, buna neden olan tüm sebepler ayrıntılı bir şekilde incelenip gerekli değişiklikler hemen yapılmalıdır. Buna idari kadro da dâhildir, çünkü idari kadro, sadece amaca hizmet için bir araçtır, kutsal ya da değiştirilemez değildir. Örneğin, başarıya açılacak bir kapı olacak herhangi bir organizeyi başarılı bir şekilde yapamayanlar ülke insanına çok şey vaat etme hakkına sahip değillerdir. Bir organizasyonun yapısını kurmak, kimin hangi işi nasıl yapacağına karar vermeyi ve kişilerin birbirleriyle ilişkilerinin neler olduğunu saptamayı gerektirir. Nerede ne yapacağını bilen takım elemanları organize olan başarılar sunacaklardır. Her yeniliği, soysuzlaşma, yabancılaşma; her muhafazakârlığı da katılaşma, yerinde sayma olarak algılamak çok yanlıştır.
 
      Lider ekibini, ekip liderini tamamlar. İnsan fıtratı, önünde her yönüyle model olmuş bir lider, önder görmek ister. Belli bir grubun lideri konumunda olanlar liyakatleriyle, ihlâs ve gayretleriyle, görevin inceliklerine vakıf olmakla, karşılaşabilecekleri tuzakları fark edecek ferasetle, ahlakî  zaaflar taşımamakla, bilgiyi ve öğrenmeyi sevmekle ….donanımlı olmalıdır. Öncelikle her konumdaki liderlerde, sonra da tüm üyelerde nefsin ihtirası ile hizmetin gerekleri arasında denge kurulmalı, çalışmaların tanıtılmasıyla çalışanın tanıtılması arasındaki ince çizgi iyi ayarlanmalı. Acelecilikle vurdumduymazlık arasında denge sağlanmalı, ağlayabilen göze olduğu kadar mütebessim yüze de sahip olmanın önemi kavranmalıdır. Bedenlerin şişip kalplerin zayıflamasının şehvete davetiye olduğu herkesçe iyi bilinmelidir. Unutulmamalıdır ki günahlar, düşmanlardan daha tehlikelidir.

      Birilerinin sırtlarının kamburlaşması, birilerinin görevlerini tam yapmayışındandır. Hizmetten emeklilik değil, hizmette emeklemek mükâfata, götürür insanı.  Neden ne olursa olsun kenara çekilen, davası karşısındakilere destek olmuş olur. İnsan emeli ve umudu tükenenlerden olmamalı hiçbir zaman. Yapılan işin büyüklüğü ve küçüklüğü değil, davanın büyüklüğüdür önemli olan. Herkes işin bir tarafından tutmalı, herkes sahibi olduğunun cimrisi değil, cömerdi olmalıdır. Kimi zekâ ve yeteneğini, kimi bilgisini, kimi emeğini, kimi malını cömertçe koymalı hizmet için. İşte o zaman başarı zaten kendiliğinden gelecektir. Zorda olsa görevimiz başarmaktır. Başka çıkış yolumuz yoktur.       
Sevgi ve selamlarımla…
 
Mehmet Ali KURU
                   
İLAHİYATÇI – EĞİTİMCİ
 
ÇORUM     18 01. 2010

 

Related Articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
19AboneAbone Ol

Çok Okunanlar