Kalp nerede kaldı, tatlı dil nerede kaldı, merhamet nerede kaldı?
ÇARPIK DİNDARLIK
Çarpık kentleşme, yerleşim düzeninin plansızca olması, binaların düzensiz bir şekilde yapılması ve kentleşmenin hoş olmayan tarafı olarak tanımlanabilir.
Çarpık kentleşmenin göze hitabı olumlu değildir. Çarpıklık, kentin güzelliğini gölgelemektedir.
Peki ya, ”çarpık dindarlık” kavramından ne anlayabiliriz?
Samsun’da, üniversite durağından kalkan tramwaydayız. Üniversite öğrencileri hızları sayesinde bütün koltukları kapmış durumda. Hastaneden gelenlerin çoğunluğu ayakta. 70’li yaşlarda bir teyzemiz bir yerlere tutunma çabasında. Burnunun dibinde kapalı bir kız. Yanında erkek arkadaşı. Muhabbet, kıkırdamalar, samimi tavırlar had safhada. Teyzem ayakta, teyzem hasta. Kimin umurunda? Gençler eğlence arayışında.
Teyze, şaşkın, üzgün, kırgın, öfkeli. Dilinde “böyle kapalılık, böyle muhafazarlık yerin dibine batsın” sitemi.
Benim için önemsiz olan bir ayrıntı. Teyze, açık ve de yakasında CHP rozeti takılı.
Ama önemli olan şu ki, hem yaşlı hem de kanser hastası.
Oradan badem bıyıklı bir delikanlı atlıyor.
-Teyze kapalı olmakla, muhafazakarlıkla, yer vermenin ne alakası var!
Vay benim İslam’dan habersiz, şekilci kardeşim!
Bir yaşlı, bir ihtiyar, bir hasta ayakta kalacak, sen de bacak bacağa atıp karşısında oturacaksın. Sonra da sırf başın kapalı diye, bıyığın var diye, muhafazakarlık taslayacaksın.
Hadi oradan!
Bu nasıl bir dindarlık anlayışıdır ki, saygıyı kapsamıyor. Bu nasıl bir dindarlık anlayışıdır ki, başını kapatan, bıyık bırakan yırtıyor!
Kalp nerede kaldı, tatlı dil nerede kaldı, merhamet nerede kaldı?
Söyleyin yahu, Hz Peygamber’in güzel ahlakı nerede kaldı?
Hz Yusuf’un iffeti, Hz Ömer’in adaleti, Hz Ali’nin mertliği nerede kaldı?
Söyleyin yüzeysel dindarlar, Hz Mevlana’nın derinliği nerede kaldı?
Ve en ayıbı, en çirkini, en yanlışı, bıyıklı kardeşin teyzeye lafı:
“Teyze, hem başın açık, hem de CHP’lisin, senden din dersi mi alacağız!”
Kes kardeşim o bıyığı, kes ki gören seni dindar sanmasın. Kes ki senin üzerinden Müslüman gençler yargılanmasın.
Şimdi biz sırf başındaki örtü yüzünden o kız ne yaparsa savunacağız, yakasındaki rozet yüzünden de o teyze ne derse karşı çıkacağız öyle mi?
Vay arkadaş, dindar olmak ne kadar da kolaymış! Meğer dinini yaşamaya çalışan büyüklerimiz boşuna uğraşmış!
Faiz haram deyip kul hakkının anasını ağlatanlar, içki içene küfür edip, gıybeti ağzından düşürmeyen insanlar, başörtüsünü moda yapıp, podyuma taşıyanlar, üç kuruş para kazanacağım diye saçma sapan kapanma tarzları üretip tesettürün ruhuna fatiha okuyanlar, apartmanlarının kapısının önüne “mülk Allah’ındır” yazıp, iki ay kira ödeyemeyen gariban vatandaşı kışın ortasında kapıya koyanlar..
CHP’li de olsa, Daha Farklı Görüşlerden de olsa teyzem haklıdır. Böyle muhafazakarlık yerin dibine batsın!
Batsın ki ortaya daha güzel, daha insani ve daha İslami bir yaşam tarzı çıksın.
Orhan DOĞANGÜNEŞ