Hiç kimse de, hangi yerde öleceğini bilmez. Hiç şüphesiz Allah bilendir, haberdardır."
BÜGÜN ÖLECEĞİNİZİ ÖĞRENSENİZ
Yakınlarınızda gördüğünüz ölüm olaylarını bir düşünün… Birçoğu hiç beklemediği bir zamanda ve yerde karşılaşmıştır, öyle değil mi? Bu durumun çok önemli bir hikmeti vardır. Bütün insanların daha kendileri dünyaya gelmeden ölecekleri gün, saat ve yer belirlidir. Ancak Allah dilemedikçe insanlar asla bilemezler.
"… Hiç kimse de, hangi yerde öleceğini bilmez. Hiç şüphesiz Allah bilendir, haberdardır." (Lokman Suresi, 34)
İnsanların ölecekleri vakti bilmemeleri, imtihanın önemli bir sırrıdır. Ölüm vaktini bilen bir kişinin gaflette olması ve dünyalık işlere dalmış olması mümkün değildir. Ancak imtihanın bu parçasını düşünen bir mümin, her zaman ölüm ile karşılaşacakmış gibi hazırlık içinde olur. Yüce Allah’ın, Kuran’da kendisine bildirdiği bütün emir ve yasaklara itaat eder, dinine sımsıkı sarılır.
Fakat bazı kişiler için öleceği günü bilmemesi, onların gaflete düşmelerine ve dünyanın boş işlerine dalmalarına sebep olur. Dünyada Allah’ın rızasını kazanma amacı gütmeyen kişiler, kendi nefislerini tatmin etme peşindedirler. Ölüm ile ilgili biraz bilgileri vardır. Fakat ölüm ile birlikte asıl hayatın başlayacağı gerçeğinden uzaktırlar.
Gaflet halinde olan bir kişi için ölüm; bedeni fonksiyonların kaybolarak, dünyadaki her şeyini kaybedeceği, bütün sevdiği insanlardan ayrılacağı bir olaydır. İşte bu sebeple de dünya hayatına daha çok bağlanır ve ölüm ile ilgili konuşmak dahi istemezler. Hatta ölümü birden hatırlasalar, hemen kafalarında farklı bir konu gündeme getirerek, ölüm ile ilgili düşündüklerini unutmaya çalışırlar. Ölümü düşünmedikleri için, bir sonlarının olduğunu ve Allah’a hesap vereceklerini de düşünmezler. Dolayısıyla Allah’ın emirlerinin gözetilmediği, kendi nefislerinin ön planda olduğu bir yaşam sürerler. Zaten ileri yaşlarda ibadetlerini yapacaklarını, o zamana kadar da serbest yaşamanın bir sakıncası olmadığını düşünürler. Ancak “Bundan sonra kaç yıl daha yaşayacaksın?” sorusu kendilerine sorulsa, hiçbir cevap veremeyeceklerdir. Bu kişiler ölüm gerçeğini düşünmeden yaşarlarken, ölüm bir anda geliverecektir.
Hele can boğaza gelip dayandığında Ki o sırada siz (sadece) bakıp-durursunuz, Biz ona sizden daha yakınız; ancak görmezsiniz. (Vakıa Suresi,83-85)
Evet, okuduğunuz bu makale belki de son yaptığınız iş olabilir. Ölüm meleklerini her an yanı başınızda bulabilirsiniz. Ölüm için trafik kazası geçirmeye, doğal afete yakalanmaya yada yaşlanmaya da gerek yoktur. Allah küçücük bir vesile ile canınızı alabilir. Örneğin beyin damarlarınızdan biri şu an yırtılıp, beyin kanaması geçirebilirsiniz. Bunun olmaması için hiçbir sebep yoktur.
Her gün televizyonda izlediğiniz, gazetede okuduğunuz yada çevrenizde duyduğunuz ölüm gerçeği, sizin de bir gün başınıza gelecektir. Peki bugün öleceğiniz size haber verilse ne yapardınız? Yarın gireceğiniz toplantıyı mı düşünürdünüz yada çok önemli bulduğunuz sınava mı hazırlanırdınız? Yada dünyevi başka bir işinize mi koşardınız? Elbette hiçbiri. Bu son gününüzü Allah’a karşı çok samimi olmaya çaba harcayarak geçirirdiniz. Günahlarınızdan dolayı bağışlanma diler, var gücünüzle salih amel işlemeye çalışırdınız. Bu gerçek üzerinde biraz samimi düşünmek bile insanın hayatına değiştirmesi adına çok güçlü bir vesile olacaktır.
De ki: "Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp-buluşacaktır. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilen (Allah)a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir." (Cuma Suresi, 8)
Mine ÇAKIR
her nefis ölümü tadacaktır