26 Aralık 2024 Per

Bu Kez Cidden Soruyoruz: Nerede O Eski Bayramlar?

BU KEZ CİDDEN SORUYORUZ:

NEREDE O ESKİ BAYRAMLAR?

Her sene bu zamanlar sohbetlerimize konu ettiğimiz ve işin doğrusu birazcık da “geyik muhabbeti” haline getirdiğimiz “nerede o eski bayramlar” cümlemizi, bu yıl daha bir anlamlı halde dile getiriyoruz:

-Nerede o eski bayramlar?

Ekmek almaya giderken maske takmak zorunda kalıyor, dezenfektanı elimizden düşürmüyoruz .Kendi evimizin dış kapısına, parmağımızın ucuyla dokunuyor, tokalaşmak için el uzatan olursa “aman ha” diyerek “korona selamı” veriyoruz.

Sarılma kavramını hayatımızdan çıkardık, en yakınlarımızdan uzak duruyoruz.

Dostlarımızla sarmaş dolaş olduğumuz eski fotoğrafları görünce “vay be, ne günlermiş” diyoruz.

Ne olacak böyle, hiç bilmiyoruz. Bu iş nereye kadar gider, tahmin edemiyoruz.

Bazen “normal zamanlar” ne kadar da güzelmiş diyor insan. Normal zamanlar? Evet, aslında pek çok halini beğenmediğimiz, şikayet ettiğimiz, “böyle şey mi olur” dediğimiz, anlam veremediğimiz, değerini bilmediğimiz zamanlardan bahsediyorum. O günler, her şeyin olması gerektiği gibi olduğu günlermiş meğer!

İlginç değil mi, maskesiz dışarı çıkmayı, birbirimizle tokalaşmayı, dost meclisine katılmayı, çay demleyip misafir çağırmayı, arkadaşlarımızla bir mekanda oturmayı, aslına bakarsak sıradan bir insan gibi yaşamayı özlemiş durumdayız.

Ne büyük hedeflerimiz vardı halbuki. Hepsini koyduk kenara. Bu tatile ne hayaller sığdırmıştık değil mi? Şimdi kendi mahallemizde, şöyle gönül rahatlığı ile bir tur atabilsek, şükredeceğiz Allah’a.

Her şeyi sineye çektik tamam da, peki bayramı ne yapacağız?

Bayram namazı olmadan, konu komşuyla bayramlaşmadan, büyükleri ziyaret edip duasını almadan, ölmüşlerin yanına gidip o hüznü yaşamadan bir bayram geçireceğiz öyle mi?

Bu nasıl bir imtihandır böyle!

Yeise kapılmıyoruz, ümitsiz de olmuyoruz, eyvallah, lakin bu mahzun ve mahrum günlerin düşüncesiyle de ister istemez yoruluyoruz.

Peki ne yapacağız? Bu zor günleri en az hasarla nasıl atlatacağız?

Size ilginç gelebilir ama bu günlerde önemi artan ve belki de sığınacağımız yegane bir liman var karşımızda:

– Sosyal medya!

Evet evet yanlış okumadınız. Normal zamanlarda insanı asosyalleştirdiğini söylediğimiz bu İnternet sitelerinden bahsediyorum.

Anormal zamanlardan geçtiğimiz bu günlerde sosyal medyayı da farklı bir bakışla okumak zorundayız. Sosyal medyanın bu günlerde bizi sosyalleştirecek sınırlı imkanlardan biri olduğunun farkına varmalıyız.

Her şeyin fazlası zarardır ve zehirdir, amenna, bu sözü aklımıza yazalım, cebimize koyalım. Fakat birçok sosyal mecradan uzak kaldığımız bu mevcut şartlar içerisinde, bizi diğer insanlarla bir şekilde iletişim halinde tutacak sosyal medyayı da hafife almayalım.

Bundan önceki bayramlarımızda en yakınlarımızı telefonla aradığımız zaman muhakkak bir parça kızarlar ve kırılırlar, “neden ziyarete gelmiyorlar da arıyorlar” diye hayıflanırlardı. Ya şimdi? Anne babaları sağ olanların çoğu ellerini öpemeyecek. Öksüz ve yetim olanlara gelince, onlar da mezarlıklara gidip bir parçada olsa yüreklerindeki sızıyı hafifletemeyecek.

Zor günlerden geçiyoruz vesselam! Fakat başka çare yok, fiziksel mesafeyi koruyacağız ama sosyal bağlarımızı bir şekilde güçlü tutacağız.

Şartlar ne olursa olsun mutlaka bayramlaşacağız. Küslerimiz varsa barıştıracağız, büyüklerimizin duasını teknoloji yoluyla da olsa alacağız.

Eskisi gibi olamayacağız, araya mesafeler koyacağız ancak, bayramı bayram değerlerimizin, hala geçerli olduğunu da unutmayacağız.

Ne diyelim bu bayram da böyle olsun. Mahrumiyet günleri, hayırlısıyla son bulsun.

Sarılmalı, kucaklaşmalı, yüz yüze bakarak hal hatır sormalı bayramlar dileğiyle.

Orhan DOĞANGÜNEŞ

Related Articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

1,465BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
19AboneAbone Ol

Çok Okunanlar