Akkuş'un yapma çiçekleri bile kokuyor biliyor musunuz?
KÃĞITTAN ÇİÇEKLER
Size aklıma geldikçe boğazıma bir şeylerin tıkanır gibi olduğum bir hatıramı yazacağım.
Yer Akkuş. Okul o zamanki adıyla İMKB YİBO.
Akkuş'a geleli bir buçuk ay falan olmuştu.
Ve aylardan kasımdı.
İdari işlerden biraz uzaklaşıp bahçede hava almak için dolaşırken, bir yandan da göz ucuyla öğrencileri süzerdim. Altı yaşından on beş yaş aralığında öğrencilerimiz vardı. Hepsi de ailelerinden uzaktı. Onlara hem ana-babalık hem de öğretmenlik yapıyorduk. Ne kadar olacaksa
Buraları geçelim.
Bahçede kahverengi saçları bellerine kadar uzun bir öğrenci dikkatimi çekti. Bazen tek başına dolaşıyor bazen bir kenara oturuyordu. Onun her yanından geçerken saçlarına taktığı kurdeleyi düzeltirdim. O da bana hüzünlü bir gülümsemeyle bakardı.
Adını sormamın dışında hiç konuşmadık.
Her gördüğümde kurdelesini düzeltirdim. Ya da düzeltir gibi yapardım.
Bir öğretmenler günüydü görev yerine giderken kar yağmış yolda kalmıştık. Bizi başka bir grup almaya geldi ve zor bir hal törene yetiştik. Hava soğuktu. Resmi işler daha soğuktu. Ve zaman doldu. Ben okula yani yenisi gelene kadar bana tahsis edilmiş odama çekildim. Kantinden bir çay söyledim. Sağ olsunlar gecikmeden geldi.
Masamın başında çayımı içmeye hazırlanırken kapım çalındı. Ben seslenince usulca açılan kapıdan uzun kahverengi saçlı kız girdi. Elinde rulo şeklinde bir gazete kağıdı vardı. Belli ki bir şeyi onunla sarmıştı.
Tam karşımda duruyordu. Gözlerinde yine hüzünlü bir gülümseme vardı. Elindeki kağıdı bana uzattı ve öğretmenler gününüz kutlu olsun öğretmenim dedi. çok şaşırdım. Yatılı bir okulda ana yok, baba yok, satılan bir şey yok. Bana ne hediyesi almış olabilir ki?
Ben bunları düşünürken hediyesini aldım. Daha açmaya fırsat bulmadan kapıdan çıktı. Şaşkın bir halde gazete kağıdını açtım. Ve içinden kırmızı kağıttan yapılmış bir çiçek gördüm.
Boğazım düğümlendi. Bana kendi elleriyle bir çiçek yapmıştı. Kendisiyle kurdelesini düzeltmenin dışında bir yakınlığım yoktu. O kadar ilgi bile ona yetmişti. Ağlamak istedim. Sonra bir gelen giden olursa niçin ağladığımı izah edemezdim.
Otuz yıllık (o zaman itibariyle) meslek hayatımın en hüzün verici anlarından biriydi. Verdiği çiçek kağıttandı ve bence kokusu hala içimden çıkmadı.
Kim çıkarmış bu erkeler ağlamaz sözünü bilmem ki.
İşte size uzun kahverengi saçlı bir kızın hikayesi.
Kim bilir bugün kime hediye verecek.
Akkuş'un yapma çiçekleri bile kokuyor biliyor musunuz?
Tabii koklamasını bilene
Zeki ORDU